Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kant’ın Dünyası

Manfred Geier

Kant’ın Dünyası Gönderileri

Kant’ın Dünyası kitaplarını, Kant’ın Dünyası sözleri ve alıntılarını, Kant’ın Dünyası yazarlarını, Kant’ın Dünyası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fransız Devrimi
"Üzerimdeki yıldızlı gökyüzü"nden ve "içimdeki ahlaki yasa­ dan" sonra, en sonunda "ruh zengini bir halkın devrimi" üçün­cü ve son defa Kant'ın ruhsal halini hayranlık ve derin saygıy­la doldurmuştur.
"insa­nın Tanrıya hizmet için iyi yaşam yolundan başka yapabileceği­ni sandığı her şey, salt din deliliği ve Tanrıya riyakarlıktır. "
Reklam
Şimdi dini, salt aklın sınırları içe­risinde felsefi olarak incelerken, dini "salt aklın içerisinden”türetme peşinde değildir. Çünkü Kant, dini öğretilerin, "doğaüstü ilham alan adamlardan" kaynaklandığını ve gerçekten de Tanrı'nın kavranamaz aşkın­lığını dile getirdiğini kesin gerçek olarak kabul etmez ama bu­nu mümkün saymaktadır. Kant sadece, "vahyedildiğine inanı­ lan dinin metninde, lncil'de, salt akıl yoluyla da bilgisine ulaşı­labilecek olanı" belirginleştirmek ve felsefi olarak sı­namak ister. Bu, modernliğin dine eleştirel bakan diskurunu başlatan ve her türlü düşünülebilir köktenciliğe karşı ayırt edi­ci bir devrimci yön değişikliğidir. Kutsal kitap, koşulsuz izle­mek zorunda olunan bir tanrısal dogma değildir; teorik ve pra­tik aklın ölçütlerine göre ölçülebilen bir metindir.
“İçimdeki ahlaki yasa”
lnsana nasıl davran­ması gerektiğini söyleyen buyruk kimden gelir? Kant'ın ce­vabı: Kendisinden başka hiç kimseden! Aydınlanmacı'nın öz­gürlük düsturu "kendi aklını kullanmaya cesaretin olsun!", in­sanı kendi yasa koyucusu ilan eder. izleyebileceği "gereklilik" kendi özerk "isteyişinden" kaynaklanmaktadır. İradenin bu kendi yasasını koymasını Kant edepliliğin en üst prensibi ilan etmiştir. lnsanı yularıyla yöneten doğa değildir; onu ahlak ya­salarına uymaya zorlayan devlet değildir; niyeti iyiyse yapması gerekeni ona kural halinde söyleyen tanrısal emirler ya da kut­sal kitaplar değildir.
1762'de onun Emile ya da Eğilim Üzerine'sini okumaya başladığında, birkaç gün boyunca her zamanki ge­zinti yürüyüşlerinden vazgeçecek kadar kendini kaptırdığı söy­lenir.
Rousseau ona, insan ha­yatının pratik derinlik boyutunu da dikkate alabilmesi ve fark edebilmesi için ikinci bir göz verir.
Reklam
Kendi suçu olan reşit olmama durumu, Kant'ın aydınlanma­mış olanlara yönelik suçlamasıydı. Sorumlusu oldukları bu du­rumdan bir çıkış bulmalıydılar. Ama o kadar çok insanın reşit olmayıp da "başkaları"na kendilerini güttürmeleri gerçekten de sadece bir kararlılık eksikliği meselesi midir?
Sapere aude! Düşünmeye cesaretin olsun!
"Aydınlanma, insanın kendi suçuyla düştüğü reşit olmama/vesayet konumun­dan çıkışıdır. Reşit olmamak, kendi aklını başkasının yönlendirmesi olmaksızın kullanamama yetisizliğidir. Bunun nede­ni akıl eksikliğinden değil, kendi aklını başkasının yönlendir­mesi olmaksızın kullanmaya kararlılık ve cesaret yokluğu ise; bu reşit olmama durumuna kendi kabahati yüzünden düşülmüş­tür. 'Sapere aude! Kendi aklını kullanmaya cesaretin olsun!', Aydınlanma'nın sloganı işte budur."
Kant'ın devrimi aynı za­manda anti-Kopernikçi'dir. insanın uzaydaki konumunun Kopernikçi ademi merkezileştirilmesiyle ilişkili aşağılamanın te­lafisidir. lnsan önemsiz hale gelmiş, merkez noktasından evre­nin herhangi bir köşesine yuvarlanmış gibi görünüyordu. Buna karşılık Kant Saf Aklın Eleşıirisi'nde insanı yeniden merkezi­leştirmiştir. Çünkü alem hakkındaki bilgisini yaratıcı bir şekil­ de üreten, insanın kendisidir. lnsan muazzam bir hükümran­lık kazanmıştır. "Doğa tarafından iplerin ucunda oynatılmaz", tüm görüngüleri kendi yasaları altında toplar. Doğayı, kendi sorularına cevap vermeye zorlar.
Kant'ın, "Kopernikus" adıyla imzaladığı cüretkar devrimi
Duyuların nesnesi olarak, nesne, görüş yetimizin özel­liklerine bağlıdır; nesnelerin fark edilmesinin aracısı olan de­neyim, tasavvur itibarıyla onları belirlediğimiz kavramlarımıza bağımlıdır; vargı, nesnelere göre biçimlenmez, nesneler vargı­mıza göre biçimlenir. "O halde, doğa adını verdiğimiz görüngü­lere, düzeni ve düzenliliği kendimiz işin içine katarız ve biz ya da ruh halimizin doğası ilk başlangıçta oraya koymuş olmasay­dı, orada bulamayacaktık da", "aklın kendisi doğanın yasalarının kaynağıdır", "akıl, yasalarını (a priori) do­ğadan çıkarmaz, (yasalarını) ona dayatır. "
Reklam
Kant yemekten sonra dolaşmaya çıkmayı se­ver, genellikle "Hollanda ağacı"na gider ya da daha sonra "fel­sefe yürüyüş yolu" olarak ün kazanacak olan nehir kenarında­ ki yolda yürür. lyi düşüncelerin yolundan yürümek gerekir, temiz havada ve serbest bir şekilde
Kant için "aklın gö­rünüşteki nedenlerinden" çok daha öğretici olan şey, öznel algılama deneyimlerinin kendine has, tersine dönmüş yorumla­nışları olarak yorumladığı "görünüşteki deneyimlerdir"
Kant'ın dünya­sı Newton'un dünyasıdır. Newton'un Principia Mathematica'sı okunmadan, Kant'ın felsefi olarak nelerin peşinde koştuğu be­lirsiz kalırdı.
Newton, hiç kimsenin kaçınamayacağı, zamanının metafizik problem durumunu keskinleştirmişti: Tüm koz­mos saf doğa bilimi ilkelerine göre araştırıp açıklanabiliyorsa, Tann'nın ve ruhun varoluşu ne olacak?
"Kant", Avrupa düşünce tari­hinde unutulmaz bir olayı temsil eden bir işarettir. Tıpkı Fran­sız Devrimi gibi, Kant'ın felsefi varoluşu da, insanlık tarihinin seyri içerisinde bir ilerleme imkanına işaret eder.
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.