Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kapı Bekçisi

Terry Eagleton

Kapı Bekçisi Gönderileri

Kapı Bekçisi kitaplarını, Kapı Bekçisi sözleri ve alıntılarını, Kapı Bekçisi yazarlarını, Kapı Bekçisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Vatansever çığlıklarımız, her zaman içi boş bir vıraklama gibi hafiften bir ikiyüz­lülük saçıyordu.
Okul binası içindeki insanlar, sanki ağızlarında patates varmış gibi konuşurlardı, ama aslında ağızlarında patates yoktu. Kimse pancarlarını masaya kusmazdı.
Reklam
Siz kendiniz bir azınlık olsanız da, tuhaf ve sı­radışı olanı ödüllendirme yönünde eğitilmiyordunuz ve çevrenizdeki tuhaf ve yalnız kalmış insanları bağrınıza basma düşüncesi sizi açmıyordu. Özellikle yeniliklere ka­palı olduğunuz için, daha fazla İngiliz sayılırdınız, çünkü insanların yüzyıllardır inandığı şeyler, tuhaf kişiliklerin bir gecede geliştirdikleri eksantrik düşüncelerden, gerçe­ğe çok daha fazla yakındı. Fakat çoğulculuğu kendi içinde bir meziyet olarak değerlendirdiğinizde ve herkesin aynı şeyi düşündüğü bir dünyanın gülünç olacağını bildi­ğinizde, liberal bir İngiliz olamazdınız. Tersine, herkesin aynı düşündüğü bir dünyanın harika olacağını düşünür­dünüz. Dünyanın çok farklı insanlardan ve çok farklı dü­şüncelerden oluştuğunuzu bilirdiniz, ama bunu olumlu bir özellik olarak değil, daha çok bir talihsizlik olarak de­ğerlendirirdiniz.
Katoliklik, ateşli düşünceleri duygusal bir sembolizm­le, analitik olanı estetik olanla birleştiren bir dünyaydı.
Ateşin ılık aydınlığından, sezgisel kesinlikten ve betimlenemeyen özel deneyimlerden kuşku duymak üzere yetiştiriliyordunuz. Gerçeğin peşinden toplu halde gidilmeliydi, akıl yürütmeye saygı duyulmalıydı ve içsel durumunuza ilişkin kriterler yaptıklarınızda gizliydi. Ra­himde ölmekte olan bir bebeği, annenin vajinasına içi su dolu bir şırınga sokarak vaftiz edebilirsiniz, çünkü önem­li olan bu eylemin kendisidir, insan ilişkileri ya da farklı anlam bağlamları değildir. Bu nedenle büyülü olanla ma­teryalist olan sıkıca birbirlerine bağlıydı.
Toplumda hiç tanınmamak istiyor­sanız, bunun da yolu palyaço kılığına girip, kolunuzun altında broşürler, kaldırımda atlayıp zıplıyor olmanızdır.
Reklam
Her klişede tatsız bir doğruluk olsa da, onlar sosyal hayatımız hakkında bir şeyler söyleyen doğrular olarak, biri olmazsa diğeri olur seçeneğini sunarak özgür­lüğümüze katkıda bulunurlar. Onlar kaynağı bilinmeyen alıntılardır; kimse 'Benim için paradan daha önemli şey­ler var, biliyorsun, ' ya da 'Kızı rahat bırak, seni alçak!' sözünü ilk söyleyenin kim olduğunu düşünmez. Ancak dünün klişeleri, yarının gerçekleri olabilirler.
Toplumu inceleyen sosyoloji aslında insan hayatında sürekli yinelenen ve önceden kestirilebilen klişeleri in­celemektir. Bu yüzden de zengin tabakanın disipline kar­şı olması şaşılacak bir şey değildir. Bu orta sınıfın zen­gin sınıfa karşı bir hamlesidir. Sosyolojiye göre süpermar­ket kasalarındaki kuyrukların bile bir ölçüsü vardır. 'Seni seviyorum' demek, biri gerçekten de öyle demek istiyor olsa bile, saf bir sosyoloji örneğidir. Romantiklere göre duygularımızı marketlerde satılan dondurulmuş gıdalar gibi başkalarından alıp ısıtıp ısıtıp ortaya sunuyoruz, kendimizi ancak kendi tümcelerirnizle ifade edebiliriz.
Zengin sınıf öy­lesine büyük bir lüks içindeydi ki, ne kendi geleneklerine ne de başkalarının geleneklerine uymaları gerekmiyordu. Davranışlarının hiçbir şeyle kısıtlanamayacağı gün gibi aşikardı.
Wilde kendisinin bir kopya, hile, maske giyen bir adam olduğunu kendisi de biliyordu; sömürgecilikle ilgili intikamını, kimlik denen şeyin aslında tavırlardan, kişilikten ve tüm gelip geçici sosyal formalardan ibaret olduğunu göstererek alacaktı.
Reklam
Tarihten kaçmıyorlardı; manastır, fırtınada tutunacağınız bir can simidi değildi. Ama onu değiştirmeye de çalışmıyorlardı; hiç ayak basmadıkları bir dünyayı düzeltemezlerdi. Onların rolü, dünya eğer adil olacaksa gereksinim duyacağı korkunç terk edilmişli­ğin birer sembolü olmaktı. Onlar yapılması gerekenlerin değil, fakat bu yapılacakların ne kadar zaman alacağının birer göstergesiydi. Çok sayıda sosyalistle birlikte sağ eği­limli liberallerin rabibeleri değerli görmelerinin nedeni de kuşkusuz budur. Kendinden ödün vermek geleneksel anlamda kadınlarla özdeşleştirildiğinden, bazı feministler de böyle düşünmektedir. Bu görüş açısından bakıldığın­ da, rahibelerin tek olumlu yanları, erkeklerin hizmetinde olmamalarıdır. Ya da en azından tek bir adamın hizme­tindeydiler ve o da dünyadan uzak yaşadığından, yiye­cek, çamaşır ya da cinsel rahatlık talep etmiyordu.
Saçmalık derecesine varan bir fantezi içinde, dünyanın en zengin üç adamı­nın ortak servetleri, dünyadaki en yoksul 600 milyon ki­şinin malvarlığına eşittir. Öyküye, iç karartıcı duygusal bir hareket kazandırdığımızda, dünyanın en yoksul ülke­lerinde saatte 200 bebeğin yaşamını yitirdiğini görebiliriz. Bu fabl yalpalanarak daha sonraki aşamalarına ilerledi­ğinde, anlatısal birliğin son kırıntıları da, savaşların, aç­lıkların, diktatörlüklerin ve devrimlerin içinde parçalanıp yok olur ve yan kurgular havada öylece asılı kalır, aynı olaylar mantıksızca yinelenip durur, karakterler durma­dan geri dönüştürülür ve verimli olabilecek kurgular dik­katsizce yok edilir. Kimse, bunların tek bir sözcüğüne bir an bile inanmaz.
1970 yılında, tarihin en kanlı dönemi olan yirminci yüzyılda, insanların neden olduğunu ölüm­lerin 100 milyonu bulduğu saptandı. Bu tarihten otuz yıl sonra, bu rakama sayısız katliam daha eklendi. İnsanlığın öyküsü, sonu gelmez bir çentik ve oyuk uğultusundan oluşuyor ve dünyanın her yerinde tarih bunu kanıtlamak­tadır.
Kırk yıl sonra, bugün bile kendimi, orta sınıfın üstünde yer alan kesimden gelen biri gibi, dışarıda uysal görünen, an­cak özünde saldırgan olan bir canavara bakmaktan so­rumlu hayvanat bahçesi görevlisi gibi hissediyorum.
Greenway'e gö­re gerçek, neşe kaçıran çıkarımlar, düşüncelerin çarpış­ması ile çıkan parıltılardı.
162 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.