Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kapitalizmde Korku

Dieter Duhm

En Beğenilen Kapitalizmde Korku Gönderileri

En Beğenilen Kapitalizmde Korku kitaplarını, en beğenilen Kapitalizmde Korku sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Kapitalizmde Korku yazarlarını, en beğenilen Kapitalizmde Korku yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çok doğru değil mi ?
❝ Kapitalist toplum, hasta bir toplumdur. Kapitalist toplumun “sağlıklı insanı”, hasta olduğu için dikkat çekmeyen biridir. Ne var ki, o, aslında sonuna kadar hasta, bozuk ve sakat bir insandır. ❞
Mutluysak, ne diye bu kadar mutluluk propagandası yapılıyor? Mutluluk endüstrisi, insanların gerçek mutsuzluğuna verilen sisteme özgü bir cevaptır; mutsuzluk, kar amacıyla kullanılır. Ruhsal acıların özünde, çoğu kez üstü örtülü, başka ifadelerle süslenmiş, derin bir korku bulunmaktadır. Bu korku, çok çeşitli görünümlerde ortaya çıkar: "Sağlıklı" insanda, başkalarının kendi hakkında ne düşünebileceği korkusu olarak; konuşma korkusu olarak; amirlerden ve rakiplerden, üniformalardan ve kurumlardan duyulan korku olarak; cinsel ilişki öncesinde ve sırasında beliren korku olarak; başarısızlık ya da hastalık korkusu olarak vs. Bu toplumun hayatında her yanda bulunduğu için göze batmayan bu korkuya, çanak yalayıcı üniversite psikologları "normal" der, ama gerçekte, normalden başka her şeydir. Bu korku, bütün hayatımızı zehir eden kötü bir hastalıktır. O, yalnızca bireysel hayatımızın değil, bütün bu toplumun ayrılmaz parçası durumundadır. Bu korku, kapitalizmin malıdır.
Reklam
Kapitalist ekonomi şunu der: “ekonominin demokratikleşmesi, okulların, kışlaların ve hapishanelerin demokratikleşmesi kadar saçmadır. Kapitalizmde demokrasi bir uydurmacadır.
öz eleştiri yapan yazar, etkilendim
Bütün hassas okuyuculardan, yargılarımın bazen biraz ukalaca bir tarzda olmasını bağışlamalarını rica ediyorum. Tek tek bazı ifadelerle bugün artık aynı fikirde olmadığımı belirteyim.
Bir biz var değişmeyen bizden içeri...
Afyon ilinin Sandıklı ilçesinde "Sandıklı Postası” adlı haftalik bir gazete yayımlanmaktadır. Bu küçük ilçemizin küçük gazetesinden dünyanın da, bütünüyle Türkiye'nin de haberi yoktur. Sandıklı Postası'nın 15 Aralık 1986 günlü sayısında Özdek Işık imzalı "Korku” başlıklı bir yazı yayımlandı. Bence bu yazı kapitalizmin ürünü olan korkudan
Görünmeyen parmaklıklara dokunmak!
Egemenlik ilişkileri, meta ilişkileri, rekabet ve başarı ilkesiyle kapitalist toplumun sakatlanmış insanı; azınlığın özel kâr çıkarları uğruna bireyselliğini ve özerkliğini terketmek zorunda kalan insan; yabancı güçlerin eline terk edilmiş ve korkudan zaman zaman fenalaşan İnsan. İşte bu tamamen yabancılaşmış İnsan, sefaletini çocuklarında yeniden
Sayfa 166Kitabı okudu
Reklam
"İnsan aşık olduğu kadarki gibi hiçbir zaman yalnız olamaz"
Sayfa 188Kitabı okudu
Sevgi görmek ya da cezadan kurtulmak amacıyla çocuk, neredeyse "gönüllü olarak" uyum sağlamaktadır. Bu uyumun motoru, sevgiden mahrum olmak ve ceza görmek korkusudur. Bu, reel bir dış tehlikeden duyulan korku olduğu için, adına "reel korku" diyoruz.
Aslında bir karşılıklı yardım aracı olan kişisel eleştiri, güç yaymak ve karşılıklı tahrip etmek için bir vesile oldu.
Sayfa 236Kitabı okudu
Toplumsal üstbenin tasviri
Vicdan olarak da adlandırılan üst benimizi oluşturup biçimlendiren, yönlendiren politik, ekonomik ve kültürel güçler bileşkesidir. Kapitalizm, vicdanı, insanın kendisinden yalıtılmış, ayrı bir kavram olarak göstermeye çalışır; soyutlaştırdığı vicdanı, yansız, adil ve en güvenilir kutsallık sayar. Ülkemizde çok kez mahkemelerde sanıklar savunmalarinda son sözleri olarak yargıçlara "yüksek vicdanınıza sığınıyorum” demektedirler. Oysa sığınılan o yüksek vicdan, her insanda kendi konumuna göre oluşmuş, biçimlenmiş ve ayrı ölçütleri olan bir ayrı üstbendir. Yargıçların, gerçekten de vicdanlarının sesini dinleyerek karar verdiklerine inanmamız gerekir. Ancak vicdanları, yani üstbenleri, toplumun hangi güçlerinin bileşkesi doğrultusunda oluşup biçimlenmişse, kararları da o yönde olacaktır. insan toplumun bireyi olduğuna göre, her İnsanın bir üstbenİ (vicdanı) ister istemez vardır. Orneğin, Hitler'in, Mussolini'nin, sizin, benim, hepimızin vicdanları olduğu gibi... Vicdanlarının sesini dinlediklerini söyleyen insanlar, üstbenlerİnİ oluşturup biçimlendiren ve yabancılaşmış oldukları toplumsal güçlerin seslerini dinlemektedirler. Bu yüzdendir ki, örneğin Çernobil olayından sonra Türkiye çaylarında radyasyon yok dediği için işinden çıkarılan Türkiye Atom Enerji Kurumu Başkanı "vicdanım huzur içinde” diyebildiği gibi, çaylarda radyasyon olduğunu söyleyen uzmanlar da, Atom Enerji Kurumu Başkanını İşinden çıkaran Başbakan da "vicdanım huzur içinde” diyebiliyor. Oysa bu üç kişiden en az birinin vicdanının huzur içinde olmaması gerekirdi.
Sayfa 20 - Aziz Nesin'in önsözündenKitabı okudu
166 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.