Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kapıyı Anahtarla Açmak

Hıncal Uluç

Kapıyı Anahtarla Açmak Gönderileri

Kapıyı Anahtarla Açmak kitaplarını, Kapıyı Anahtarla Açmak sözleri ve alıntılarını, Kapıyı Anahtarla Açmak yazarlarını, Kapıyı Anahtarla Açmak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
162 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Her telden
Hıncal Uluç
Hıncal Uluç
. Sabah Gazetesi'nde yazdığı yazılardan bir buket. Sadece ''Vazoyu Kırmamak Üzerine...'' başlıklı yazısı için bile okumaya değer... Kesinlikle yatırım tavsiyesidir.
Kapıyı Anahtarla Açmak
Kapıyı Anahtarla AçmakHıncal Uluç · Alfa Basım Yayım Dağıtım · 200598 okunma
... En çok sevilen, en önce gelir ... "Benim her şeyimsin," kolay laftır, herkes söyleyebilir. Eğer sizi her şeye tercih ediyorsa, ancak o zaman, her şe­yisiniz demektir, gerçekten. Birisiyle ilgili duygularınızdan ya da onun duyguların­dan şüpheniz varsa, derhal bir 'öncelik' testi yapın, her günkü yaşantınızdan örnekleri hatırlayarak. Şaşmaz gerçek hemen ortaya çıkacaktır. Sevgi, bir bakıma, önceliktir...
Reklam
Köşe yazarının dört beklentisi.. Bir köşe yazarı olarak, okurlarımın yazılarıma şu dört tepkiden birini göstermelerini beklerim. Her okur göstermeli.. Birinci tepki, bir köşeyi okuduktan sonra "Aaa.. Bunu bilmiyordum" demeleri. Öğretmen olmak keyifli birşeydir. İkinci tepki, yazıyı okuduktan sonra "İnanır mısınız, ben olaya hiç
162 syf.
·
Puan vermedi
Küçükken severek izlediğim bir dizi vardı: "Sihirli Annem". Bu dizide Sâdık karakterini oynayan oyuncu-tiyatrocu Şahap Sayılgan'ın babasının Aclan Bey olduğunu çok sonra öğrendim ben. Aclan Sayılgan ilk Türk komünistlerinden, Mahir Çayan'larla filan mesaisi olmuş fakat Türkiye'de solun bir ihanet yuvası halini aldığını
Kapıyı Anahtarla Açmak
Kapıyı Anahtarla AçmakHıncal Uluç · Alfa Basım Yayım Dağıtım · 200598 okunma
Si tu savais combien... Seni ne kadar sevdiğimi biliyor musun? Bilemez. Kimse kimsenin ne kadar sevdiğini bi­lemez ki...
Mülkiye'ye bir daha uğramam, tam 40 yıl sonra oldu. 1964-2004 ... Yahu ne değişmiş ... Bir defa kızlar... Bizim zamanımızda, güzeli geçin, kız yoktu etrafta. Okul nüfusu 300. Kız sayısı 30'u geçmez. Onun da güzeli, on tane ya çıkar ya çıkmaz. Güzeli de ef­sane olur zaten. Şimdi okul cıvıl cıvıl. Nasıl güzel, nasıl neşeli, nasıl ha­rika şeyler. Bizim zamanımızda olsa günde 10 kez aşık olurduk. Hukuk, ODTÜ ve Dil Tarih kantinlerine taşın­mamıza gerek kalmazdı. Yani okulda 2 saat değil de 2 gün kalsam, gene hapı yu­tardım ya. Öylesine vurulası kızlar var. Şimdi o günden bu yana ne değişti? Ya kızlar da akıl­landı, artık Mülkiye sınavlarını güzel kızlar da kazanma­ya başladı. Ya da Mülkiye'ye giriş kolayladı. Feministler gene üstüme saldıracak ama, durum bu.
Reklam
Babam, atalarının Kafkasya'dan gelmiş olması ile övünürdü hep. Evimizde, subay babam nereye tayin olursa olsun, birlikte götürdüğümüz iki simge vardı, Kafkasya'dan atalardan gelme. Birisi, üzerinde gerçek ödül mühürler bulunan Çerkez Semaveri, ki şimdi benim salonumu süslüyor. Öteki de üzeri elle yapılmış, oyma ve gümüş işlemelerle süslü av tüfeği. Bakmaya kıyamayacağınız güzellikte bir Kafkas çiftesi.
Islık çalınsın isterim arkamdan yine. İçler çekilsin. Başlar dönsün geçerken bir yerden, karşıma geçip otursunlar tam karşıma denk getirip çeksinler sandalyelerini kıyı kahvelerinde. Beni gören yerler kapılsın eskisi gibi hatta. Gözlerime bakamasınlar doğrudan yani. Kızarsınlar konuşurken gene. Saçmalasınlar. güldürmek istesinler beni aptal
Gülümseme, ruhu besler. Gülümsersen, sana da gü­lümserler. Senin gülümsemen, insanların sana gülümse­mesi, hayattır, moraldir, ruhun canlanmasıdır. (...) Niye yalnızken gülümsemek kızlarımız? Çünkü korkarlar... Çünkü kendilerine güvenleri yok­tur. "Siz bu ülkenin erkeklerini bilmiyor musunuz Hıncal Bey? O gülümsemeye ne manalar verirler. İnsana nasıl as­kıntı olurlar?" Sen gülümsemeyi bu kadar kıskanırsan, kırk yılda bir gülümsersen eğer, oğlan böyle düşünmekte haksız mı olur peki?
...Kadınlar karşılarında, niyetlerinin ne olduğunu gayet iyi bildikleri erkekleri buluyorlar ve onların kendi­lerini ifade edemeyişlerine için için gülüyorlar.
Reklam
Deyin, yarın toprağa haykırmamak için şimdi söyleyin!
Anneme hayatı boyunca, "Seni seviyorum," demeyen, diyemeyen babamın en sevdiği şarkı neydi bilir misiniz? Ali Rifat Bey'in Tereddüt'ü... Orhan Seyfi Orhon'un dizeleri ile... Radyoda çalar, ba­bam anneme bakardı. " Sarâhaten, acabâ söylesem darılır mı? Darılmak âdeti, bilmem ki, çapkının nazı mı? Desem ki: "Ben seni..." Yok dinlemez ki... Hiddet eder! Niçin? Bu sözde ne var? Sanki hiddet etse ne der? Desem ki: "Ben, seni pek..." Ya kızar konuşmazsa? Derim: ''Bu çektiğim insaf edin, eğer azsa? Desem ki: ''Ben, seni pek çok...'' Hayır, kızar, bilirim; Tereddûdüm, acaba, hiddetinden az mi elîm? Desem ki: ''Ben seni pek çok...'' Sakın gücenme emi? "Sakın gücenme, eğer anladınsa sevdiğimi" Babamın annemi ne kadar çok sevdiğini, annemin öl­düğü gece anladım. Annem yaşarken bu kadar güçlü, bu kadar derinden, bu kadar ölesiye sevildiğini duymuş, his­setmiş miydi acaba? Asıl onun hakkı değil miydi, benden önce bilmek...
Hani kitaplardan fal tutulur ya... Rastgele bir sayfa açtım. "Hayatın boyunca 100 kişi tanıdın, beş tanesi gerçek dostun oldu. Bu orana göre eğer dünyadaki herkesi tanı­yabilseydin, 300 milyon dostun olurdu." Nedense aklıma birden 'umutsuz' aşıklar geldi. Terk edilmiş ya da kaybetmiş. "Bitti... Benim için bitti. . Başka­sını bulamam artık," diyen, hatta, hatta karamsarlıklarını ölümü düşünmeye vardıran kişiler... Oysa kaç kişi içinde buldular aşkı? 100 kişi tanıdılar belki... Birinde gerçek aşkı buldular. Dünyadaki herkesi tanıma şansları olsaydı, aynı hesapla tam 30 milyon gerçek aşk bulmaları mümkün olurdu. Aşk hesaba gelir mi? "Gelmez," deseniz bile, açıkça ortaya çıkıyor ki, 'umutsuz' diye bir durum da yok... Tersinden düşünün. 'tek, eşi bulunmaz, benzersiz' aşkı nasıl buldunuz? Bir tesadüf değil mi, eninde sonun­da O tesadüf olmasa... O kentte olmasaydınız? O okulda okumasa ya da o tatile, o seyahate çıkmasaydınız, aşksız mı kalacaktınız hayat boyu?
Guernica
Sadece Guernica'nın önünde bir gün, bir gece, ertesi gün kalabilir insan... Bir tablonun beni bu kadar etkileyeceğini tahmin ede­mezdim... Hele bu tablo o güne kadar yüzlerce fotoğrafını gördüğüm Guernica ise... (...) 1937 Paris Fuarı hazırlanırken Avrupa'nın önde gelen sanatçıları, aydınları, Picasso'nun evine kadar gelerek on­dan
"Hayal gücü bir armağandır. Hayal gücü hayatın kay­nağıdır. Büyük olmanın tohumlarıdır." ...
Îsa'ya doğduğu zaman hediye getiren Mecûsîler akıllı insanlardı. Noel'de hediye vermek adetini onlar keşfetti. Akıllı oldukları için daima uygun hediyeler getirirler ve çift olanları değiştirirlerdi.
73 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.