Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kara Havadisler Kervanı

Ayhan Koç

Kara Havadisler Kervanı Sözleri ve Alıntıları

Kara Havadisler Kervanı sözleri ve alıntılarını, Kara Havadisler Kervanı kitap alıntılarını, Kara Havadisler Kervanı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Adeta bir kitabın son cümlesinin noktasına konmuş, yapayalnız kalmıştı Zühre Yıldız. Sanki her şey olup bitmişti de bir tek onun akıbetini anlatmaya yetmemişti yazarın mürekkebi.
Sayfa 131 - NisyanKitabı okudu
Reklam
"Hayat, sabahı gelmez bin kapılı meyhanedir; kâh gam kâh kâm içilir orada, sarhoşluğumuz bakidir."
Sayfa 7 - ithakiyayinlariKitabı okudu
Bu ülkede fiyatı sabit tek şey insan canının kıymeti. O da üç kuruş.
Sayfa 139Kitabı okudu
Şayet ölümü acıyla, ıstırap ile ilişkilendirmesek, ölüm bu kadar nazlı olmasa, milyonlarca seveni var ona nağmeler dökecek. Bundandır belki hınçları bana. Sevgili ölümlerini sakınıyorlar benden. Gideceğim diye değil, burada kalacakları için tüm tasaları.
Sayfa 64 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Ulysses Öldürür
“Hiç efendim hiç, rahmetli peder geldi aklıma. Altmış yaşında para kazanma hırsıyla kitap okumaya başlamıştı. Beşeriyet böyledir, tabiatımızda bu var, menfaatçi bir türüz. Mevzubahis para olunca yapamayacağımız şey yok. Hayatında kitap okumamış babamın elinden Goethe, Balzac, Tanpınar, Woolf kitapları düşmüyordu. Zaten ilk kalp krizini Dalgalar'ı okurken geçirmişti” Başını üzüntüyle iki yana sallayarak “Dikkatli olmalıydım,” diyor. “Ne için?” “1996 senesinde Ulysses'i okuyacağım diye tutturdu, niye olacak! Üç kere okudu kitabı ama hiçbir şey anlamamıştı. Bırak kitabı yahu, zaten kimse anlamıyor dediğimde oralı oImadı. Nihayet bir gece koynunda Ulysess ile can verdi. James Joyce ve çevirmen Nevzat Erkmen hakkında suç duyurusunda bulundum ama kimse kâle almadı. Kanımca bilinç akışı tekniğini evrensel bir suç olarak tanımlamalıyız. İki kişi anlıyor diye doksan sekiz insanın canını tehlikeye atmaya ne hacet! Değil mi ama?”
Sayfa 84 - Eşref KitabeviKitabı okudu
Reklam
Adı önce dervişe sonra muskacıya çıkmış, nerede illetli nerede bedbaht var, kapısına üşüşmüş. Ben anlamam büyücülükten, müneccimlikten diye çok dil dökmüş, çok yırtınmış ama beyhude, kimseyi inandıramamış. Zamanla alışmış da hani alın teri dökmeden akçe kazanmaya. Öyle değil mi ya, bir yerde günde on saat it gibi çalışmak var, bir yerde rüyamda baldızımı gördüm abdestim bozulur mu diye soran avanağın kesesinden kolayca sikke almak var.
"Aşk şahsiyetimize duyduğumuz hislerin başkasında tezahürüdür."
Sayfa 21 - ithakiyayinlariKitabı okudu
“Bana hımmlama! Bana bak yazar bozuntusu! Kızı rahat bırak. O tırı vırı öyküde kızı heba etme, bırak hayatını yaşasın! Yayımlanmayan kitapların için daha kaç zavallıyı yakacaksın?”
Sayfa 179 - Sarı Pançolu KızKitabı okudu
“İnsanlar sizin için kendini feda ettiğinde sorun olmuyor, ekmek parası için öldüğünde sorun olmuyor, ama ben kendi irademle kendi yaşamıma son vermek istediğim zaman sorun oluyor. Anladığım kadarıyla bedenim hakkında yargıda bulunacak son kişi benim. Niye acaba?”
Reklam
Mevzubahis cansa zindanlar bile yuva olabiliyor insana.
Sayfa 15 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Her yazar, şayet Salinger, Blanchot, Pynchon ve bizden Barış Bıçakçı'da baş gösteren türden bir kamera fobisi taşımıyorsa kitabının yayımlanmasından sonraki ilk birkaç haftayı dergi ve gazete temsilcilerine röportaj vermekle geçirir. Edebiyatın ne olduğu, ne olmadığı, edebiyatla ne yapılacağı ne yapılamayacağı, yazmanın şahsı adına ne manaya geldiği gibi Türkçemizdeki harcıâlem, ezbere, klişe, lafügüzaf ve basmakalıp kelimelerine şekilli bakınız mesajı verilecek kadar boş açıklamalar içeren bu röportajları süsleyen fotoğraflar ise işin zannediyorum ki en renkli kısmıdır. Yazarımızın sigara yakarken, boşluğa bakarken, kitap okurken, yine boşluğa bakarken, onu normal insanlardan ayıran derin düşünceleri dışa vururken, pencereden dışarıyı melankoliyle izlerken ve yine boşluga bakarken verdiği bu pozların genellikle ortak bir özelliği vardır. Yazarı odaklayan fotoğraf makineleri arka plandaki bu ortak paydaları bulanık tutar ama biliriz, oradadırlar. Bazıları rengârenk, bazıları eski püskü, bazıları dağınık, bazıları düzenli... Kitaplıklardan, yazarların kitap raflarından bahsediyorum. Yazarı geçmişiyle bir arada gösteren anakronik karelerdir bunlar. Eserlerini okuduğumuz yazarı yazar kılan, yetiştiren, o hale getiren bütün birikimler, okumakla geçmiş bütün uykusuz geceler, altı çizilmiş bütün cümleler fotoğrafın arka planında bir anıt gibi yekvücut durmaktadır.
Sayfa 79 - Eşref KitabeviKitabı okudu
“Bilhassa 2000 yılardan beri talep çok azaldı. Seksenli doksanlı yıllarda her hafta bir yazara kitaplık satarken şimdi yılda on tane satsak şükrediyoruz. Dolar kuru da malum. Cağaloğlu'nda sadece bir marangozumuz kaldı” “Okuma oranı arttı herhalde” Abuk bir laf etmişim gibi kıs kıs gülüyor Bedri Bey “Hayır internet geldi. Artık yazarlarımız kitapları toplu halde internetten sipariş edip kendi kütüphanelerini kendileri oluşturuyorlar. O türlü de foyaları ortalığa dökülmüyor. Ancak anlamıyorlar, biz bu işe ruhumuzu katıyorduk, onların suni kitaplıklarında en ufak bir hissiyat yok, Yapaylar, çok yapaylar"
Sayfa 84 - Eşref KitabeviKitabı okudu
Önce ne olduysa, yine olacak Önce ne yapıldıysa, yine yapılacak Güneşin altında yeni bir şey yok Eski Ahit
Sayfa 89 - İthaki Yayınları
71 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.