Eseri farklı ana temalarda konuşup, farklı bakış açılarıyla yorumlayabilirsiniz. Ancak bana göre iki ana tema göz önünde olmalı.
İlk olarak, Afrika kıtasındaki sömürülen, yağmalanan toprakları, emperyalist devletler tarafından öğütülen bir kıtayı, aç bırakılan bir halkı ve geride kalan bir enkazı anlatmakta. Coğrafi keşiflerle birlikte günümüzde de devam eden bu sömürü düzeninin başladığı Kongo’ da, siyahi ırkın boynuna geçirilen zincir ve kilometrelerce yürümeyle patlayan ayaklar, taşınan fildişileri ve en önemlisi söndürülen özgürlükler, yaşamlar, yitip giden hayatlar. Kendi topraklarında kötü şartlar altında hayatlarını sürdürmek zorunda kalan Afrika halklarının kabuslarını, emperyalist devletlerin vahşice ve acımasızca onları sömürmeleri ve beyaz adamın insafsızca davranışları anlatılmakta.
İkinci olarak ve belki de daha önemlisi bitmek, tükenmek bilmeyen hırs, arzu, söz geçirilemeyen merak ve açgözlülüğün sizi geri dönülemeyecek bir çıkmaza doğru nasıl sürüklenebileceği, yüreğinizin içinde bulunan karanlığa esir olabileceğiniz bir yaşama, belki de sizi ölüme doğru götürdüğü anlatılmakta.