Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı
Carl SaganEn Eski Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı Gönderileri
En Eski Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı kitaplarını, en eski Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı sözleri ve alıntılarını, en eski Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı yazarlarını, en eski Karanlık Bir Dünyada Bilimin Mum Işığı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Korkarım yaşadığınız ülkenin gerçeklerinden habersizsiniz. İnsanlar inanılmaz derecede cahil ve korkak. Hiçbir yeni görüşü duymaya tahammülleri yok... Anlamıyor musunuz? Bu sistem Tanrı'dan korkan cahil bir halk olduğu için ayakta durabiliyor. Onca eğitimli insanın işsiz gezmesinin bir nedeni var."
Bizi doğrulayanı dostça kabullenir, karşı çıkana da inatla direniriz; oysaki sağduyu tam tersini gösterir.
Kitaplar kaderimizi değiştirdi. Düşük fiyatlara alınabilen kitaplar, geçmişi, kesinlikle sorgulamamızı; türümüzün bilgeliğini damıtmamızı; yalnız güç sahibi olanların değil herkesin bakış açısını anlamamızı; tüm tarihimiz boyunca yetişmiş en büyük zekâların acı dolu deneyimlerle doğadan ve tüm gezegenden edindikleri anlayışı kavramamızı sağlar. Çoktan ölmüş kişilerin kafamızın içinde konuşmalarına izin verir. Kitaplar bize her yerde eşlik edebilir. Yavaş anladığımız yerlerde bize sabır gösterir, zor kısımları dilediğimiz kadar tekrar etmemize izin verir ve hatalarımızı asla yüzümüze vurmaz. Kitaplar dünyayı anlamanın ve demokratik toplumda yerimizi almanın anahtarıdır.
"
Bu insanlar, hurafelerin tadına öyle alışmışlardır ki zorla uyandırılsalar bile, o hoş düşün sona erdiğini kabul etmek istemezler.
Neyin doğru olduğu umurumuzda mı? Fark ediyor mu? ... Cehaletin esenlik getirdiği yerde. Zeki olmak budalalık demiş ozan Thomas Gray.
Sahte bilimin (kuşkusuz Eskiçağ ve Yeniçağ dinlerinin de) özünde, "dileyelim ve öyle olsun" yaklaşımı yatıyor. Halk masalları ve çocuk öykülerinde olduğu gibi, gönlümüzün çektiğini dilesek ve gerçekleşse ne iyi olurdu.
İki adam gökte bir deliğe geldiler. "Beni omuzlayıver" dedi biri ötekine... Ama her yer öylesine güzeldi ki cennette delikten içeri bakan adam unutuverdi her şeyi, peşi sıra çekmeye söz verdiği yoldaşını. Ve dalıp içeri delikten, cennetin saltanatına doğru koşarak gözden yitti.
Karmaşa ve yanıltmacanın engin denizinde doğruyu bulmak, gözü açıklık, sabırlı çalışma ve cesaret gerektirir. Ama bu zorlu düşünce alışkanlıklarını edinmek için uğraşmayı istemezsek, gerçekten ciddi sorunlarla karşılaştığımızda çözüm üretmeyi de bekleyemeyiz, zamanla, salına salma dolaşan, bir sonraki şarlatanın yemini yutmaya hazır bir budalalar ulusu, bir budalalar dünyası haline geliriz. Dünya'ya yeni inmiş ve çocuklarımıza televizyon, radyo, sinema, gazele, dergi, çizgi roman ve kitap yoluyla neler sunduğumuzu araştırmaya girişmiş bir uzaylı, onlara cinayet, tecavüz, acımasızlık, batıl inanış, budalalık ve tüketim öğretme kararı aldığımızı düşünecektir. Doğrusu bu çabayı gerçekten gösteriyor, büyük ölçüde de başarılı oluyoruz. Çocuklara bilimsel düşünce ve umut aşılamaya çalışsaydık nasıl bir toplum olurduk?
"Korkarım yaşadığınız ülkenin gerçeklerinden habersizsiniz. İnsanlar inanılmaz derecede cahil ve korkak. Hiçbir yeni görüşü duymaya tahammülleri yok... Anlamıyor musunuz? Bu sistem Tanrı'dan korkan cahil bir halkı olduğu için ayakta durabiliyor. Onca eğitimli insanın işsiz gezmesinin bir nedeni var."