En Beğenilen Karanlıktan Sonra kitaplarını, en beğenilen Karanlıktan Sonra sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Karanlıktan Sonra yazarlarını, en beğenilen Karanlıktan Sonra yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan denen şey, anılarını yakıt olarak kullanıp yaşamını sürdürüyor olamaz mı acaba? O anıların gerçekte önemli olup olmadığının, yaşamın sürdürülmesi açısından hiç önemi yok.Sadece yakıt.
MURAKAMİ okurken ellerim, beynim, kalbim hatta ruhum bile Murakami'ye emanet. Beni istediği yere götürüyor, istediğini anlatıyor, dans ettiriyor, şarkı söylettiriyor, bazen arafta da bırakıyor ama iyiki yapıyor. Çünkü benim oradan kendi kendime çıkmamı istiyor. Yapıyorum da. Ne kadar çok çabalarsan, ne kadar çok tutunursan ve ne kadar çok istiyorsan o kadar varsın o kadar anlarsın diyor. Anlıyorum da.
Ben bunların hepsini tek başıma yapabiliyorum, öğretiyor çünkü bana.
Karanlıktan Sonra'nın konusuna geliyorum şimdi.
İki kız kardeş. Birbirinden kuzeyle güney, doğuyla batı, suyla ateş gibi farklı. Biri uyuyor, biri onun uyumasına dayanamıyor.
Çünkü; iki aydır sadece temel ihtiyaçlarını halledebilcek kadar uyanıyor ve sonrası hep uyku.
Karanlıktan Sonra, Haruki Murakami’nin okuduğum ilk kitabıydı. Açıkçası ne beklediğimi ben de bilmiyordum ama beklediğimden farklı bir şeyle karşılaştım.
Kitabı okurken sanki bir film izliyormuş gibi hissettim. Kitap nerdeyse hiç psikolojik betimleme yapmamış. Sadece görsel... Ve sen de okuduklarınla, karakterin yüz ifadesi veya tepkileriyle o kişiyi çözmeye çalışıyorsun. Aslında yazar da karakteri çok çözümlemeni istemiyor bence. O sadece onların hayatlarından bir kesidi sana sunuyor. Bu yüzden de kitabı bir sona bağlamıyor.
Yine de Murakami sıradan karakterler seçmemiş. Her gün karşılaşamayacağın ya da karşılaşsan da böyle farklı hayatları olduğunu bilemeyeceğin insanları seçmiş. Geceye yakın insanları... Bu da benim geceye ve insanlara bakış açımı değiştirdi diyebilirim.
Sadece Yüzü Olmayan Adam’ı çözemedim. Eri’nin televizyonun içinde gördüğü yeri bir şekilde anlamlandırdım. Kimseyle konuşamaması ve yalnız hissetmesini bilinçaltı böyle gösteriyor. Ama bulunduğu odanın o adamın çalıştığı ofis olmasını ve Yüzü Olmayan Adam’ı çözemedim.
Kitapta sevdiğim bir diğer öge de şuydu ki, resmen yazar bu hikaye için bir şarkı listesi yazmış. Bunu da bizle paylaşmış. Kitabı okurken keşke o müzikleri de aynı bölümde okusaydım. O yüzden henüz okumamış olanlara bunu önerebilirim.
Kitabın sonunun bir yere bağlanmaması beni rahatsız etmedi tam. Yazarın amacının bu olması beni eğlendirdi aslında. Ama yine de karakterlere neler olacağını bilmeyi çok isterdim.
Murakami’nin diğer kitaplarını da okumayı dört gözle bekliyorum.