Çok akıcı bir roman.Kısa sürede bitirilebilecek bir kitap ,konu da akıcı,güzel vakit geçirmek için birebir ayrıca dikkatimi çeken bir nokta var Mustafa Ural -kitabımızın baş karakteri -her yerde aranan bir suçlu -Ki biliyoruz değil -gazetelerde adı yazıyor ama resmi yok ve polisleri kandırıp onlarla çay içiyor ve buna kendi deyimiyle rastlantılardan yararlanmak diyor,ilginç ne var ki eninde sonunda yakalanıyor hem de çay içtiği polis Basri Dönmez tarafından hem de hiç beklemediği bir anda- ben de beklemezdim -yani eninde sonunda yakalanacaktı fakat bu biraz ani oldu. Ayten vardı Mustafa'dan hoşlanan gerçi Mustafa da ona karşı boş değildi ama evliydi üstelik çocuğu da vardı Mustafa'nın. Ayten ona yazdıklarını gösteriyordu arada, bi gün de kaçmasına yardım etmişti. İyi kızdı Ayten bence yakalanmasa aralarında bir şey olabilirdi. Çünkü Mustafa da yakın arkadaşının Şükran'la-karısıyla- görüştüğünü öğrenmişti. Aslında tam bir şeyler olacak derken yakalanması her şeyin önüne geçmiş oldu, hikaye yarıda kesildi. Eser toplumcu-gerçekçi ama ben bi postmodern havası da aldım sanki ,başta hapisteki günlerini anlatırken sonra önceki hayatına geri dönüşler yapılması ayrıca sonunun nereye vardığını çok kestiremememiz yani evet yakalandı ama sonrası ne olacak? Sonra bir anda Şükran geldi dedim o ne alaka ve orada bitti acaba Şükran ne diyecekti kocasına pişmanım falan mı?
