Nitekim bir şeyi 'kavramak' ve 'yaratmak', ruhun insanın 'gördüğü' ve 'yarattığı' şeyin biçimini almasından ve onunla yekvücut olmasından başka bir anlama gelmediği için, insanlar umutsuzca sürüklenip gidiyorlar kendilerini yavaş yavaş makinelere dönüştürme yolunda, ta ki bir gün, hiç durmadan gümbürdeyerek, inleyerek çalışan çırılçıplak bir mekanizmaya, ezelden beri icat etmek istedikleri şeye, mutsuz bir devridaim makinesine dönüşene kadar.