Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Karşı Devrim / 1945 - 1950

Çetin Yetkin

Sayfa Sayısına Göre Karşı Devrim / 1945 - 1950 Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Karşı Devrim / 1945 - 1950 sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Karşı Devrim / 1945 - 1950 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Günler günleri kovaladıkça, yaşım ilerledikçe gördüm ki, Türkiye’de yaşanan Karşıdevrim'in başlangıç gün ve saati, 10 Kasım 1938, 09.05'tir.
Sayfa 17 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
İnönü, Atatürk'ün yakın çevresini ve çalışma arkadaş­larını saf dışı etmekle yetinmeyecekti. Saltanatçı ve hilafetçi ol­dukları, mandacılığı savundukları, cumhuriyete ve devrimlere karşı çıktıkları için ona cephe almış olanları etkin görevlere getirmekten de geri kalmayacaktı. Bunun adı da "kırgınlıkları gidermek" olacaktı.
Sayfa 39 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Rauf Bey'in kafasında "devlet", "halk" ve "vergi" gibi kavramlar yoktu. Ona göre, sanki efendisi olan padişah, halkın vergileriyle babasının ve kendisinin aylığım ödememiş de, kendi cebinden çıkanp vermişti. Padişah ve devlet, onun için aynı şeydi!
Sayfa 43
Demokrasiden söz edebilmenin önkoşulu, "seçim" dir. (...) İkinci koşul, "genel oy" ilkesidir. (...) Çoğu kişi bu iki koşulun varlığını demokrasiden söz edebilmek için yeterli görmektedir. Oysa başka koşullar da gereklidir demokrasi için. Bunların başında da "eşit oy" ilkesi gelir. (...) Bir ülkede feodal ya da yarı-feodal yapılar aşılmadıkça orada eşit oy ilkesi asla yaşama geçirilemez. Ağaların, şeyhlerin, tarikatların bulunduğu bir ülkede; ağanın adamları ağalarının, tarikatın üyeleri şeyhlerinin buyrukları dışında oy kullanamazlar. (...) O zaman, bir ağanın 5.000 adamı varsa onun oyu 5.000 +1'dir. Bir şeyhin 20.000 müridi varsa onun oyu 20.000+1'dir. O nedenledir ki, siyasal parti liderleri ağaların ve şeyhlerin peşinde koşup duruyorlar.
Sayfa 188 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
Laiklik tam anlamı ile uygulamaya konulmadıkça ve toprak reformu yapılmadık­ça, demokrasinin yaşama geçirilmesi olanaksızdı. Bu bilginin ışığında şimdi şu gerçekleri alt alta sırala­yalım: 1- Çok partili düzene geçildiği sırada toprak reformu hâlâ gerçekleştirilmiş değildi. Ağalık ve şeyhlik hükmünü hâlâ sürdürmekteydi. Bu durumda, eşit oy ilkesi ülkede geçerli olamazdı. 2- D.P. toprak reformuna karşı çıkanlarca kurulduğu gibi gördüğümüz üzere kurucuları arasında büyük toprak sa­hipleri, yani toprak ağaları vardı. 3- Ağalığa ve tarikatçılığa son verecek olan bir kurum da, Köy Enstitüleri'ydi. Çok partili düzene geçilmesiyle birlik­te, İnönü, Yücel'i ve Tonguç'u görevden uzaklaştırarak, Ensti­tüleri yıkmakla Reşat Şemsettin Sirer'i görevlendirecekti. 4- Yine çok partili düzene geçilmesiyle birlikte, oy kay­gısı ile İnönü laiklikten arka arkaya ödünler vermeye başlaya­caktı. Bu ödünleri ayrı kesimler olarak inceleyeceğiz. Şimdilik şu kadarını anımsatmakla yetineyim: İmam Hatipler'i, İlahiyat Fakültesi'ni, Tekke Ve Zaviyeleri açan, okullara din derslerini koyduran kişi İnönü ve onun partisi olacaktır. Yani İnönü, demokrasinin temel koşullarından biri or­tada yokken, üstelik demokrasinin gerçekleşmesinin önüne dikilen engellerden şimdi saydıklarımız Atatürk döneminde kaldırılmış olmasına karşın bunları yeniden hortlatırken, ayrı­ca bu saydıklarımız dışında da laiklikten ödünler verirken, na­sıl oluyor da Demokrasi Kahramanı olarak görülebiliyor? Ortaya bir seçim sandığının konulması ile demokrasinin varlık kaza­namayacağını bilmek gerekir.
Sayfa 189 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
Çok partili yaşama geçildiğinden bu yana, kurulan partilerin hemen tü­münün kendilerine simge olarak çoğunlukla hayvan resimle­rini, bir bölümünün ise halkın günlük yaşamında yer etmiş bulunan somut şeyleri (ampul gibi) seçmiş olmalarını bir de bu açıdan düşünürseniz, Türk demokrasisi adına üzülmemek elden gelmez. Çünkü seçmenlerin bir bölümü, oylarını ancak bu resimlere bakarak kullanmaktadır. Hem sonra, bugün bile kaç seçmenin oy vereceği partinin programını okuduğunu ve ona göre oyunu kullandığını söyleyebilirsiniz? Aynı gerçek, birçok milletvekili için bile geçerlidir.Gerçekten, kaç tanesi kendi partilerinin programlarını okumuştur, içine sindirmiştir ve ona göre bir partiye girip se­çilmiştir?
Sayfa 190 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
Reklam
• Dış siyasal koşulların zorlamasıyla çok partili düzene geçildiği, başka bir deyişle de, bu geçiş, ülkenin kendi iç dina­miklerinden kaynaklanmadığı, • C.H.P.'ne karşı olan muhalefetin dış güçlere arkasını dayayıp onlara sığındığı, • Bu geçiş sırasında, demokrasinin varlık kazanıp yaşa­yabilmesi için gerekli koşullar bulunmadığı, • Bu geçişte emekçi sınıfların örgütlenip siyasete ağır­lıklarını koymalarını engellendiği, • Bu koşullardan yararlanan ve C.H.P. içindeki ve çıkar­ları halkla çelişik toprak ağaları ve ticaret (ve sanayi) burjuva­zisi tarafından D.P. kurulduğu, • Devrimlere karşı olan ancak sinmiş ve pusuda bekle­yen çevrelerin D.P.'yi karşıdevrim için bir olanak olarak de­ğerlendirdikleri, • D.P'nin bu sınıfsal yapısına karşın halktan yana gö­zükerek halkın önemli bir bölümünü arkasından sürüklediği, • D.P'ye bağlanan halkın onun gerçekte ne olduğuna bakmaksızın onu yalnızca bir seçenek olarak görüp destekle­dikleri, için Türkiye'de çok partili "demokratik" düzene geçiş doğuş­tan özürlü olmuştur. Bu nedenlerle de Türkiye'de çok partili düzen: • Bir karşıdevrim olarak gelişecektir. • Dış etki ve dışa bağımlılık, Türkiye'nin sömürgeleşti­rilmesi sürecini başlatacaktır.
Sayfa 204 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
D.P'nin kurulması ile birlikte karşıdevrim "resmen" başlamış oluyordu. Şimdi artık tüm devrimci atılım ve giri­şimlerin ortadan kaldırılmasına, bu başarılamazsa bunların etkisizleştirilmesine gelmişti sıra. Sıranın en başında da doğal olarak topraksız ve yoksul köylüyü topraklandırmayı ve aynı zamanda toprak ağalarının böylece güçlerini kırmayı amaçla­yan Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu'nu geçersiz kılmak geli­yordu.
Sayfa 205 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
Tüm bu gelişim çizgisine karşın, Köy Enstitülerinin "babası", "Tonguç Baba” idi. Kuşkusuz, önceki düşünsel biri­kimden yararlanmıştı ama Köy Enstitüleri bir "eser" olarak onun eseriydi.
Sayfa 228 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
Tonguç'a göre iş yapmanın genel koşulları şunlardır: Kötü, iyi kadar normal karşılanmalıdır. İnsanı sevmeli, işi sevdirmelidir. İşin kendi gerekleri göz önüne alınmalı, koşullar karşısında dayanıklı olmalıdır. .....[Der ki] Halka ve köylüye güvenmedikçe, onlar sevil­medikçe hiçbir iş başarılamaz........ - Her iş belli koşullar altında yapılır. Kişi de, bu koşul­ları yene yene işi başarır. Hiçbir sıkıntı karşısımda benim gü­cüm bu kadardır, bundan fazlasını benden beklemeyin gibi bir mantığa sığınmayın. Bu ülke, evlatlarından, gerçek görevi asıl böyle zamanlarda ister. ......Tonguç'a göre bir işi başarıya götürmek için gerçekçi olmalı, aklını kullanmalı, daima yeniyi aramalıdır. İşbirliği yapmalı, işi birlikte yürütülmelidir. İşler yetenekli insanlarla, dürüstçe yürütülmelidir...... - Daima yeninin adamı olun. Görülmemiş, duyulmamış olanı gerçekleştirme yolunu tutun. Kendinize yeni yollar açın. Zamanla bunları yapmayanlar da, sizin damganızla işaretle­nen ve hayata yol gösteren izlerden yararlanarak, arkanızdan gelecektir.....
Sayfa 230 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.