Başkomiser kapıyı yavaşça iteledi. Kenara çekilip, kaymakama yol verdi. "Yavaş olun" dedi kaymakam, "Suçüstü yakalayalım." Kedi adımlarlarla, tahta merdiveni gıcırtdatmamaya çalışarak basamakları çıktılar. Salonun açık duran giriş kapısında, kaymakam geriye döndü, basamaklarda dizili heyet üyelerine bir göz attı, işaret parmağını dudaklarına götürdü. Üyeler anladık gibilerden başlarını hafifçe salladılar. Kaymakam başını kapıdan uzattı, eliyle de "gelin" diye arkasındakilere komutunu verdi. Kaymakam, Belediye Başkanı, Başkomiser, Mal Müdürü, Hükümet Tabibi ağır adımlarla, "Şehir Kulübü"nün ortasına doğru yürüdüler. Turizm müdürü gerilerde kalmıştı. Kaymakam hafifçe öksürdü. Kulübün işleticisi Sarı İsmail sesin geldiği yöne gözlerini çevirdi. Kaymakamı görünce elindeki oyun kâğıtlarını masaya atıp ayağa fırladı. Hay Allah adamlar kulübün ortasına kadar gelmişler de farkına varmamıştı. Hırsla garsona baktı. O ne bok yiyordu da görmemişti. Gözlerini hızla masalarda dolaştırdı. Allah'tan ortalıkta para görünmüyordu. Ceketinin tek düğmesini ilikledi. Ellerini önünde kavuşturdu.