Sanki olaylar ve tecrübeler beni ite kaka normal olan ya da benim gittikçe normal bulduğum istikametten farklı bir istikamete sürüklüyordu; (..) başarısızlığa uğramış, doğru dürüst bir ümide ya da güdüye sahip olmayan, ailesinin karnını tok sırtı pek tutma sorumluluğuyla yolu kesilmiş, edepli ve hatta erdemli sandığı alışkanlıklar ile tutumlar tarafından hapsedilmiş bir adamın istikametinden farklı bir yere.
Sanırım ben insanın sürekli değiştiğine inanıyorum ama değişimin dikkat çekmeye başladı anlar var. Yeterince derine inersem, kendi değişim tohumlarımın izini doğumuma ya da öncesine kadar sürebilirim.
Bir mesele ile ilgili alacağım kararı, üzerine enikonu düşünebilmek için genelde bir süre ertelerim. Sonra bir gün, sorunla yüzleşmek için biraz vakit ayırdığımda, sorunun çoktan bitmiş, çözülmüş olduğunu, hükme çoktan varıldığını görürüm.
İnsan denen şey, sayaçlardan, kadranlardan ve kayıt makinelerinden oluşan bu kütle ne kadar ürkütücü bir mahluk; bunların yalnızca birkaçını okuyabiliyoruz, onları da belli yanlış okuyoruzdur.