Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal Sembolleri

James Churchward

Öne Çıkan Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal Sembolleri Gönderileri

Öne Çıkan Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal Sembolleri kitaplarını, öne çıkan Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal Sembolleri sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal Sembolleri yazarlarını, öne çıkan Kayıp Kıta Mu'nun Kutsal Sembolleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
DİNSEL ÖĞRETİLERDE KULLANILAN SEMBOLLER
KUTSAL YEDİ- Orijinal kutsal Yedi, Yaradan'ın Yedi Büyük Emri'ydi. "O'nun iradesi, emri veya isteği" diye nitelenen ve Yaradan'dan hasıl olan bu emirleri yürütme işi Dört Büyük İlksel Güç'e verilmişti. Onlar Kadir-i Mutlak'ın Yaratıcı Güçleridir. Kadim insanların kutsal seremonilerinde yedi sayısını kullanma tercihleri gayet
Sayfa 156 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
DİNSEL ÖĞRETİLERDE KULLANILAN SEMBOLLER
Anana Papirisü: Bu, bugüne kadar rastladığım Mısır metinlerinin en güzellerinden birisidir. Anana nazik hükümdar II. Seti'nin baş katibi ve kraliyet danışmanıydı. M.O. 1320 yıllarında bu görevi yürütüyordu. "Şahit olun! Bu tomarda yazılanlara. Okuyun, ey siz onu doğmamış günlerde bulacak olanlar, eğer tanrılar size okuma yeteneğini
Sayfa 112 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
Reklam
giriş
SEMBOLLER ve HÜR MASONLUK- Kadim sembollerin çoğu Hür Masonların törenlerinde kullanılmaktadır. Orijinal anlamlarının yitirildiğini kendileri de kabul etmekle beraber köken itibarıyla onların kutsal kavramlarla bağlantılı olduğunu, uzak geçmişte dinsel törenlerde kullanıldığını ve çıkış noktalarıyla, İnsanın İlk Dinine paralel dinsel ve manevi anlamlar taşıdıklarını bilmektedirler. Semboller ve sembolizm arkeolojinin temel konularının başında gelir. Ben profesyonel bir arkeolog değilim, fakat antik dünyayı seviyorum ve elli yılı aşkın bir süredir bu konuları incelemekte ve öğrenmekteyim. Mu sulara gömüldüğü zaman, arkeoloji de onunla birlikte gitmişti.
Sayfa 25 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
giriş
Her şeyden önce bu eserde, sembollerin günümüzde kabul gören yaygın anlamlarını vermediğimi belirtmek isterim. Benim ilgilendiğim onların kökenini ve orijinal anlamlarını iletmektir. Mu'nun battığı zamana kadar bütün semboller orijinal anlamlarını koruyordu. Mu ortadan kalktıktan sonraki 5000 ya da 6000 yılı atlayıp geçmek zorundayım. Görünen odur ki, bu, Hindistan veya Mısır'daki birkaç bilgi kırıntısı dışında tarihin yazılmadığı bir çağdır. Mu'nun ve diğer kara parçalarının yok olması ve ardı sıra süren gaz kuşaklarının ve dağların formasyonundan sonra, insanoğlunun bu uzun zaman dilimini toparlanarak ve yeryüzünü yeniden iskan ederek geçirdiğini anlıyoruz. 6000 yıl öncesinin Mısır'ına girdiğimiz zaman, orijinal sembollerin birçoğunun varlıklarını sürdürdüğünü, ancak büyük ölçüde Mısırlılaştıklarını görürüz. Bu, özellikle dizaynlar için geçerlidir ve içinden çıkılacak gibi olmayan bir teoloji de buna eşlik etmektedir. Bir sürü yeni sembollerin türemesinin yanı sıra bunların çoğunun ezoterik ya da gizli anlamları da vardır. Bu karmaşa, Yukarı ve Aşağı Mısır tek bir krallıkta birleştiği sırada en üst safhaya ulaşmıştı. Bu birleşme yalnızca halkların değil, iki ayrı grup sembolün de birleşmesiyle sonuçlanmıştı. İki grup sembol, hiçbirisinden bir ayıklama yapılmaksızın tek bir gruba dönüşü vermişti. 4000 veya 5000 yıl önceki Mısır'da bu sembol karmaşası öyle bir hal almıştı ki, rahiplik teşkilatının yarısı bile birbirinden birkaç kilometre uzaklıktaki mabetlerde ya da ülkenin diğer şehirlerinde kullanılan sembolleri anlayamıyordu.
Sayfa 23 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
İnsanlar gerçekliğe dair sade ve dürüst şekilde eğitim aldıkları sürece hiçbir kilise onları ellerinde tutmayı başaramayacaktır.
Sayfa 46 - omegaKitabı okudu
giriş
De Brosses ise "Tüm uluslar fetişlerle başlamak zorunda kaldılar, arkadan çok tanrıcılık geldi ve sonra da tek tanrıcılık." demektedir. De Brosses acaba Maymunsu kökenimiz hakkındaki teorilerle mi oyalanıyor? Bunlarla karşılaşıp da alt üst olmayanı pek yoktur da. Biz şimdilik bunları geçelim ve Max Müller, Dr. Happell ve Prof. Pfliderer gibi bilim adamlarının bu tip varsayımların doğrudan karşısında yer aldıklarını belirtmekle yetinelim. Bundan sonraki bölümde, dinin başlangıcını ele alırken insanın tek tanrıcılıkla başladığını ve çok tanrıcılığın ve putperestliğin Mu ortadan kalktıktan sonra devreye girdiğini göstereceğim. Aynı derecede iddialı bir başka beyanla bitirmek istiyorum: "Mısır, Babil, Meksika ve Peru uygarlıklarının çok uzak bir döneminde, Güneş Tanrısı tüm tanrıların önde geleni ve en büyüğü olarak üstünlüğü ele geçirmişti." Böyle bir iddia tüm kadim metinleri karşısına almaktadır. Eskiler Güneş'i tanrı olarak değil, yalnızca Tanrılığın bir sembolü olarak görmüşlerdi. Bu nedenle de ona tapmıyorlardı. Ta başlangıçtan itibaren güneş, Tanrı'nın monoteistik sembolüydü. Tanrı'nın monoteistik ya da kolektif sembolü olması nedeniyle de tüm kutsal sembollerin en kutsalı olarak kabul görmüştü. Tann'nın monoteistik sembolü güneş, insanoğlu Mısır'a, Babil'e, Meksika'ya veya Peru'ya yerleşmeden on binlerce yıl önce mevcuttu. O halde, bu uygarlıklar sırasında üstünlüğü ele geçirmesi diye bir şey nasıl mümkün olabilirdi?
Sayfa 31 - Ege Meta YayınlarıKitabı okudu
Reklam
70 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.