Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kayıp Şecere

Muharrem Erbey

Kayıp Şecere Gönderileri

Kayıp Şecere kitaplarını, Kayıp Şecere sözleri ve alıntılarını, Kayıp Şecere yazarlarını, Kayıp Şecere yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendini bulunca her şey bitecek. Oysa arayışlardaki umut, mutluluğun anahtarı. Arayışlar bir seyahat, yeniden kendini tanımak için bir fırsat.
120 syf.
·
Puan vermedi
Yazarın daha önce son kitabını okumuştum ve önceki kitaplarını da çok merak ederek okumak istemiştim. Bu okuduğum ikinci öykü kitabı ve diğer kitabında olduğu gibi çok severek okudum. Yine aşırı etkileyici hikayeler mevcut. Hayatın içinden, yaşama dair öyküleri masalsı bir anlatımla anlatıyor. İçinde 12 öykü bulunan bu kitapta da her bir hikaye ayrı ayrı etkileyiciydi. Hepsinin ayrı bir roman olmasını da dilediğim öykülerdi. Kitaba ismini veren son öyküsü Kayıp Şecere’sini arayan Sepite’nin ve Jiyan’ın son günlerinin Yitik Bahçe’deki hikayesi, diğer her bir hikaye gibi, çok etkileyiciydi. Doğuda gergin bir atmosferin olduğu dönemlerde geçen hikayede, huzursuz insanların yaşamının zorluklarını da harika yansıtmış yazar satırlara. Hüzünlü, umutlu, acı dolu günlerin öyküleri hepsi. Öykü kitaplarını sevenlere şiddetle tavsiye ederim. #KayıpŞecere ^ ^ #alıntı Kendini bulunca her şey bitecek. Oysa arayışlardaki umut, mutluluğun anahtarı. Arayışlar bir seyahat, yeniden kendini tanımak için bir fırsat. ^ ^ @muharremerbey @h2okitap #öykü #bloghemsire
Kayıp Şecere
Kayıp ŞecereMuharrem Erbey · h2o Kitap · 201814 okunma
Reklam
Babaannemin gözleri yeniden sulanmış, başlamış anlatmaya: "Ben çok küçük bir çocukken o baktığın dağın yamacında kikayanın içine insanları zorla atıp, tepeden kurşun yağmuruna tuttular. Sonra da üzerlerine gazyağı döküp ateşe verdiler. Bazıları ölmemişti. Avazları çıktığı kadar bağırıyor, yardım istiyorlardı. Bizim köy tepenin diğer tarafında olduğundan gece boyu seslerden kimse uyuyamamıştı. Buradan uzun yıllar yanık kokusu geliyordu. İki kayanın arasında biriken yağ ovaya yayılmış ve orada uzun yıllar hiçbir şey ekilememişti. Kokusu burnumda o insanların. Onlara yardım edemedim, edemedik. Ona ağlıyorum. " demiş babaannem.
Dışarı çıkıp balkondan bütün şehre seslendim; Bırakın rüzgarı, essin. Essin de şehrin üzerinde dolaşan ölüm kokusunu alsın. Kaskatı kesilen yüreğimizi yumuşatsın. Usulca, ister öfkeli, isterse kırıp dökere! Ama BIRAKIN ESSİN. Essin de kabaran öfkemizi dindirsin. Yüzümüzü yalasın, tanımadan, sormadan tokalaşsın. Saçlarımızı okşayıp dalgalandırsın, gözyaşlarımız yere düşmeden havada yakalayıp yağmura dönüştürsün. Toprakları sulayarak bereketlendirsin. Siyah poşetlere ip bağlayıp uçurtma diye uçuran çocuklara oyuncak olsun. Çölde eserken insanlara umut taşısın, uzaktaki vahaların kıymetini hatırlatsın. Yorgan altında uyuyanlara yatağının sıcaklığını hissettirsin. Ve essin.. DELİCE, HOYRATÇA, ÖZGÜRCE, HERKES İÇİN ESSİN..!
Düşleri tutsak olanların, her zaman bir umudu olmuştur..! Ve derler ki; "UMUDUNU KAYBEDEN, HER ŞEYİNİ KAYBETMİŞTİR".
İnsanlar kendilerine benzemeyenleri hep yanlış yolda sanmazlar mı..?
Reklam
Kendini bulunca her şey bitecek. Oysa arayışlardaki umut, mutluluğun anahtarı. Arayışlar bir seyahat, yeniden kendini tanımak için bir fırsat.
Gözlerinde her şeyini kaybedenlere ait bir mektup gizliydi, hiç okunmamış.
Yerlere parça parça düşen canıma acımıyorum artık, ayaklarımla basıyorum, basıyorum, basıyorum... Çare etmiyor...