Vazifemin başındayım seriye devam ediyoruz.
Bu krallıkmış efendime söyleyeyim güç savaşlarıymış bunlar işin içine girince aşka gurur karışınca ne oluyorsa inanın aynısı hatta beteri oluyor. Bu gözler Kiera Cass’ın yarattığı Seçim serisinde America ve Prens Maxon’ın neler çektiğini satır satır gördü ama Kestrel kesinlikle beterin beteri konumunda.
En son biz Arin’e üzüldük tam bir heves belki olabilir ha oldu ha olacak dünya dönüyorsa şu dürüstlüklerinden dedik işin içine bin bir kumpas, pislik, sır ve fedakarlık giriverdi. İmparator hazretlerinin emeği büyük bütün karakterlerimiz kan ağlıyor be adam zaten bilenen dünyanın yarısına sahipsin bırak şu kızı diye diye okudum.
Zaiyatlar her savaşta olur ama bu sefer kalbine çok darbe aldı Arin, kırıldı onu çok yaraladılar.
Bilmez miyiz hiç kırılan insanın neler yapabileceğini?
Kestrel desen hala bir şeylerin yolunda gitmesi için ateşle oynamaya devam ediyor, istemeden insanların hayatına yön belirliyor. Kendisi artık müstakbel kraliçe ama bu sonuçlar vicdanına ağır geliyor.
Yeni karakterlerimiz var inanın birini bile sevemedim. Hepsi haset hepsi donuk bir kısmını aşırı gereksiz buldum. Kitap gayet güzel iç sesi yansıtma becerisi, mekan tasvirinde kullanılan kelimelerin zihinde yarattığı net tablo ama gel gör ki bazen bu betimlemeler, iç seslerde o kadar uzun sürüyor ki istemeden kendimi dört beş satır atlarken buldum. Haliyle bu kısımlar biraz sıkıcı geçti. Olay kurgusu zekice ama keşke daha net bir ilerleme olabilseymiş dedim bu kitapta çokça. Ama heyecanla son kitaba doğru ilerliyorum.
Üzmeyin artık iki gözümün çiçeği Arin’i zalim Valoryalılar…