Kendi Kaynaklarına Göre Şia ve Şiilik

İsmail Kaya

En Eski Kendi Kaynaklarına Göre Şia ve Şiilik Sözleri ve Alıntıları

En Eski Kendi Kaynaklarına Göre Şia ve Şiilik sözleri ve alıntılarını, en eski Kendi Kaynaklarına Göre Şia ve Şiilik kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tekvini velayet, imamın sadece iktidar gücünü elinde tutması değildir. Tekvini velayet, ilahi, külli bir makam olup, bu makam gereği kâinattaki bütün zerreler imamlarımıza boyun eğerler. Mezhebimizin temel esasları gereği Allah (celle celaluhu) katında imamlarımızın öyle makamları vardır ki, onlara ne Peygamberler ne de mukarreb melekler ulaşamaz.” 5 el-Hukûme el-İslamiyye, el-Humeyni, Müessesetu Tanzimi ve Neşri Turasi'l İmam el-Humeyni, Baskı 4, s. 52
Molla Muhammed Bakır el-Meclisi şöyle söylüyor: “Bil ki; şirk ve küfür lafzı, Ali b. Ebi Talib’in (radiyallahu anh) ve onun neslinden gelenlerin imametine inanmayanları kapsar. Başkalarını onlardan üstün görenler ebedi olarak cehennemde kalacaklardır.”15 Muhammed en-Necefi şöyle söylüyor: “Hak ehline (Şia’ya) muhalif olanın kâfir olduğu hususunda aramızda herhangi bir ihtilaf yoktur.”16 Yani Şia’ya göre iki milyarlık İslâm ümmetinden yüz yirmi milyon civarındaki Şia hariç diğerlerinin tamamı kâfirdir. (Hâşâ) Usulu’l-Kâfi şerhinde Şerif el-Kadi Nurullah, “Âlimlerimiz dinin aslından bir asıl olduğundan dolayı, velayeti inkâr etmenin küfür olduğunu söylemişlerdir”17 diyor. 15 el-Meclisi, a.g.e. XXIII, 390. 16 Cevahiru'l-Kelam, Şeyh Muhammed Haşan en-Necefi, Lübnan 1981, II, 62. 17 el-Fadıl Muhammed Salih ve İhkaku'l-Hak kitabı.
Reklam
Bu rivayetle ilgili açıklamada Humeyni aynı kitabının başka sayfasında şöyle söylüyor: “Bilindiği gibi bu durum sadece Ehl-i Beyt’in Şia’sı için geçerlidir. Çünkü, iman ancak Ali’nin ve onun pak ve masum olan vasilerinin velayeti vasıtası ile olur. Hatta şöyle diyebiliriz: Velayeti kabül etmeden Allah’a ve Peygambere iman da kabul olunmaz.” 22 el- Humeyni, a.g.e. s. 513 Aynı eserin aynı sayfasında Humeyni şöyle devam ediyor: “Bu konudaki haberler oldukça çoktur. Bütün bu haberlerin toplamından şu sonuca varıyoruz: Amellerin Allah (celle celaluhu) nezdinde kabul edilmesinin hatta Allah’a ve Peygamberlerine imanın kabul edilmesinin şartı Ehl-i Beyt’in velayetini kabul etmektir.” Bu konuda değişik eserlerde Humeyni’den de aynı şekilde birçok söz rivayet ediliyor.23 23 el-Humeyni, a.g.e. s. 513
Muhammed Haşan en-Necefi, Şiiler arasında yaygın olan Cevahiru’l-Kelam Fi Şerhi Şerai el-İslam adlı ansiklopedide Şii’lerin Ehl-i Sünnet’e karşı olan düşmanlıklarını açık bir şekilde ilan etmektedir. Adı geçen eserinde şunları söylemektedir: “Bilindiği gibi Allah (celle celaluhu) ‘Muhakkak ki, müminler ancak kardeştirler’30 ayetinde, müminler arasında kardeşlik bağını kurmuştur. Buna rağmen tevatür derecesindeki haberin bildirdiği gibi, bir mümin (Şii) ile bir muhalifin (Şii olmayanın) kardeş olduğu nasıl düşünülebilir!”31 31 Cevahir el-Kelam fi Şerhi Şerai el-islâm, XXII, 62
Durum böyle iken nasıl olur da (onlara göre) amellerin kabul edilmesi bile kendisine bağlı olan “İmamet” meselesine Kur’an’da hiç işaret bile edilmemiştir. Diğer rükünleri açıkladığı halde temel rükünlerinden olan bu rükne hiç değinmemiştir. Yanlarında bir bilgi varsa bize de açıklasınlar. Yoksa bunlar zanlarına mı uyuyorlar!
Yedinci imam olan Caferi Sadık kendisinden sonra imamlığa oğlu İsmail’i tayin etti ve onun ilminin taşıyıcısı olduğunu, Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ue sellem) bizzat kendisinin onu vasi tayin ettiğini söyledi. Ama kader-i ilahi Allah ve Peygamberi (sallallahu aleyhi ve sellem) adına yalanlar uyduranların maskesini düşürdü. İsmail babasından önce vefat etti. İşte o zaman olan oldu ve dengeler alt üst oldu. Bu olay karşısında birçok Şii Şiilik’ten vazgeçip Ehl-i Sünnet inancına geçti. Ama buna rağmen Şia’dan bir grup onun ölümünü inkâr edip, onun ölmediğini, gizlendiğini iddia etti. Bunun neticesinde İsmailiye Şia’sı diye yeni bir mezhep ortaya çıktı Aynı sorun dokuzuncu imam olan Ali b. Muhammed et-Taki zamanında da ortaya çıktı. Çünkü o da, Allah ve Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından tayin edildiğini iddia ettiği oğlunun ondan önce vefat etmesi üzerine, imamları onun ölmediği, gizlendiği şeklinde cevap verdi. Ölen bu oğlunun yerine diğer oğlunu imam olarak tayin etti. On birinci imamları olan Haşan Askeri çocuğu olmadan vefat edince neredeyse İmamiye mezhebi yerle bir olacak ve tuzun suda eridiği gibi eriyecekti. Böylelikle vasiyet düşüncesi ve İmamet, Ricat, Takiye, Mut’a, Humus ve Beda düşünceleri paramparça olacaktı. Çünkü, Şia düşüncesinin esasını ve temelini imamet düşüncesi oluşturur. Ama bu düşüncenin mimarları yeni bir düşünce ortaya atıp parçalanmış taraflan yamamayı başardılar. Çünkü, bu çıkmazdan Haşan Askeri’ nin evinin mahzeninde gizlenen bir oğlunun olduğunu ve yakın bir zamanda Şia’sı için geri geleceğini iddia ederek kurtulmaya çalıştılar.
Reklam
60 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.