Kendimi ve bütün geçmişim, kırk vagonlu,kırk kompartmanlı, kırk yaşlı kırk yaşanmışlıkla bu trende sonsuza uğurladım.
" Hem de kimsesizliğimi kendime bile hissettirmeden."
Niye güvenemiyoruz yüreğimize?
Duygularımıza karşı beslediğimiz bu kuşku niye ?
Yaşadığımız her şey ama her şey yalnızca sözcüklerden ve herkesin bildiği oyunlardan ibaret mı kalıyor? Niye yaşarken alay ettiğimiz fotoromanları yaşamak zorunda kalıyoruz biz?
Bütün bunlar denize karşı durmuş binlerce insan fotoğrafları ve sessizliğiyle denizi kendisine manzara edinen duygu yüklü fotoğraflar her biri özel her biri ayrı.
Nasıl varolacaktı bu acımasız yeryüzünde? Aklından ve zekasından başka hiçbir şeyi yoktu ki? Bu kadar akıllı ve zekiyken niye iyilik perisi olmuştu hem?
Denize inen sokakların tarihinde bir yeri var mıdır? bilinmez.
Ne ki yok kesen denizlerin kuşattığı bütün sokaklar , bir yerde gelir buluşur durağın biriyle...