Mutsuz ruh ziyaret ve görüşmeden mahrumdur. O, hakettiği azapla meşguldür. Mutlu olan ise ziyaret ve görüşmeye açıktır; dünyada olanları ve insanları ilgilendiren hususları müzakere eder.
"Günah işlediğin halde Allah'ın sana olan nimetini artırdığını görürsen O'ndan sakın. Çünkü o, sana tanınan sadece bir mühlet ve azaba yaklaştırmadır."
Bu hadisi destekler bir de şu ayet vardır: "Kendilerine hatırlatılanları unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık. Nihayet kendilerine verilen o nimetlerle sevinip zevke dalınca onları azabımızla ansızın yakalayıverdik. Hemen ümitsizliğe kapılıp şaşkına döndüler." (enam 44)
Kıyamet günü ruh ve beden, Allah'ın huzurunda çe- kişecektir. Ali b. Abdülaziz38 anlatıyor. Bize Ahmed b Yunûs, o da Ebû Bekir b. Ayyâş'tan, o da Ebû Sa'd el-Bakkâl'dan, o da İkrime yoluyla İbn Abbas'tan nak- leder. Ibn Abbas der ki: Kıyamet günü insanlar arasında çekişme sürüp gider. Öyle ki ruhla beden bile çekişir. Ruh der ki: "Ey Rabbim. Ben, ancak senin şu beden için yarattığın bir ruhum. Bunda benim hiç günalum yok." O zaman Allah tarafından şöyle denir. Aranızda ben hükmedeceğim. Kör bir adamla oturak bir adam üzüm tarlasına girerler. Kötürüm olan kör adama der ki: "Şurada bir meyve görüyorum. Ayaklarım olsaydı onu alırdım." Buna karşılık kör de: "Ben seni omuzuma alayım" der. Ve meyvenin yanına kadar taşır. Oturak meyveyi koparır ve birlikte yerler. Burada suç kimin? Bu sual karşısında ruh ve beden: "Suç her ikisinin" derler. Yüce Allah da: "Hakkınızdaki hükmü kendiniz verdiniz" karşılığını verir.