Mutlak isim (isimlendirme ve niteleme) teşbihin oluşmasına yol açmaz; çünkü duyulur âlemde her türlü zıt varlık “isim” çerçevesinde algılanmıştır: Hayat-ölüm, nur-zulmet, şer-hayır ve küfür-iman gibi. (...) Salt isimlendirmeyle benzeşme oluşsaydı isimler sebebiyle hiçbir tezat ve farklılık bilinemez olurdu. Şu halde isimlerin arzu edilen farklılık ve birliğin dile getirilebilmesi amacıyla icat edildiği ortaya çıkmıştır.