Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kitaplar ve Portreler

Nihad Sâmi Banarlı

En Eski Kitaplar ve Portreler Sözleri ve Alıntıları

En Eski Kitaplar ve Portreler sözleri ve alıntılarını, en eski Kitaplar ve Portreler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Büyük sanatkar, milletinin sesini önce kendi milletine sonra dünyaya duyurabilen insandır; başka dünyaların sesleriyle konuşanlar ise daima arafta kalmaya mahkum eserler veriyorlar.
Sayfa 44 - Kubbealtı
"Eğer hakîkî Türk şiiri, sesinde bizim, rûhunda bizim, şevkinde bizim ve hâtırâlarında bizim bulunduğumuz şiirse, Yahyâ Kemal, Türk edebiyâtına bu özlenen şiiri veren" aziz ve asîl şairlerimizin en ön safındadır.
Reklam
Her zaman, her fırsatta düşünmeliyiz: Gerçek milliyetçilik, "Ben milliyetçiyim!" diye haykırmak; bu heyecanı yalnız kelimelerle duymak; yahut şu veya bu milletin, ötekilerden üstün olduğunu birtakım reklam ve afiş tipi eserlerle; büyük harfler ve büyük sözlerle iddia etmek değildir. Bir millete hizmet, onun millî ve medenî değerlerini, elle tutacak kadar sağlam ve gerçek eserler haline koyarak, onun yeni nesillerine ve bütün medeniyet alemine, sükûn ve vakarla tanıtmak yoluyla daha güzel yapılır. Böyle eserler, mütevâzı köşelerde, sabır ve sükûn içinde çalışmak yoluyla hazırlanır. Uykusuz gecelerin emeklerinde mânevi bir mükafat gizlidir. Medeniyetlerin yeni nesillerine, büyük mâzilerin fâzilet ve enerji kaynaklarını göstermenin mükâfatı...
Bir zamanlar Mehmed Âkif' in, Müslümanlığı çok yanlış anlar hâle geldiğimize bakarak: " Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile" dediğini hatırlıyorum. Bugün de aynı şeyi söylemek; Müslümanlıktan geçtik, şu insanlığı geri çevirsek, her şey düzelecek, demek, bilmem bir edebiyat mıdır? Fakat biz hâlen o kimseleriz ki mesut olmamız için kaybettiklerimizi bulmamız kafidir. O kadar ki çok kere yanılarak "yeni" dediğimiz nice saadetler, bizim hep bu eskiden kaybettiklerimiz arasında bulunuyor.
İstanbul,Müslüman Türk milletinin yeryüzünde görülmemiş derecede mimari ile maneviyatı birleştirerek, tabiat güzelliğiyle îmânı kaynaştırarak inşa ettiği, adeta bir vücut şehri değil, bir ruh şehridir.
“En iyi hükûmet tarzı, bir hükûmet tarafından idare edildiğini halka en az hissettirendir. Kanun, adet ve geleneklerin, varlığı farkedilmeyen alışkanlığı içinde, hürriyetlerini tadarak yaşayan topluluklar mesut sayılır.”
Reklam
“Reşat Nuri, bize onun roman yazdığı zamanlarda bile hala iyi bilinmeyen Anadolumuzun iç alemini ve o zamanki tabirle taşra hayatını, köy hayatını en iyi görüşlerle tanıtmıştır.”
“Ey ulu Tanrı! Bir an için Türk’ün sesini dinle!.. Sana İbrahim’in, İsmail’i kurban ettiği günlerden beri, hangi millet kanını uğrunda ırmaklar gibi böyle akıttı? Hangi millet senin takdis ettiğin istiklal ve senin verdiğin aziz iman için bu kadar ebedi bir meşakkat ve işkence içinde, daima, gözlerinde iman şulesiyle senin için öldü?”
Halledemediler bu lügazın sırrını kimse Bin kafile geçti hukemadan fuzeladan
Yahya Kemal, bu milletin nice zamandır özlediği şairdir. Çünkü Yahya Kemal, güzel ve tarihi Türk dilini bir nebze daha güzelleştirmek yoluna, büyük bir hayat vermiştir, ve çünkü Yahya Kemal, kudretli bir şiir vasıtasıyla her şeyden çok, Türk milletinin faziletlerini, değerlerini fıtri ve tarihi yüceliklerini terennüm etmiştir. Türkçeyi “Bu dil ağzımda annemin sütü gibidir.” Diyerek seven şair, böyle bir hayat boyunca, gerçek şiirin Türkçe’deki ifade sınırlarını aramış, lisanımızda hakiki bir musiki cümlesi meydana getirmek için, ülkü ile, bilgi ile bir tecrübe ve titizlikle çalışmıştır.
Reklam
Eski İstanbul’un karşısında bir “Hayal Şehir” güzelliğiyle akşamlayan Üsküdar beldesi, Yahya Kemal için, bütün yerli ve milli değerlerden ve tabii güzelliklerden başka, bir defa da tarihi ehemmiyetiyle güzeldir.
Olaydı kâş iki gönlüm tahammül eyler idim Biriyle hecrüne biriyle vuslatına
“Tutunca fareyi baykuş karanlık ormanda Bütün ağaçları birden fısıltılar kaplar Gülüşür gizli gizli sincaplar... Suya bir damla düştü yapraktan, Buruştu alnı hemen Genişleyip büyüyen dalgalar epiy sürdü Suyu bir damla çok düşündürdü! Bu şiirler, bizim cansız sandığımız, en ince tabiat varlıklarını, duygulu ve düşünceli, birer teşhis ve intak sanatıyle canlandırıp konuşturmuş şiirlerdir ve hepsi de aslında Türkiye coğrafyasından yükselen bir sesle, yani öylesine Türkçeleşmiş bir aruzla söylenmişlerdir.”
“Bununla beraber Faruk Nafiz, azabın ve ıztırabın, gerçek sanatın büyük gıdası olduğuna da inanırdı. Büyük şairlerin ancak, şafaklar gibi yanmak suretiyle bize sanatın üstün eserlerini verdiklerini söylerdi. Onlar ki bugün gökte birer kasra çekildi Devrinde fakat hangisi mesud olabildi? Varsın seni ömrünce ateş çemberi sarsın Şair! Sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın.”
Sayfa 117Kitabı okudu
“Mesela sonu tay ile biten kelimeler Türkçeye değil Moğolcaya ait bir ekle yapılmıştır. Görev, ödev, saylav gibi kelimeler şekil bakımından, Anadolu Türkçesine tamamıyle yabancıdır. Yasa gibi, ancak Moğol istilasından sonra meydana çıkan tarihi bir ıstılahın ana teşkilat kanunumuza ad olması da ne kadar doğrudur bilmiyorum.”
Sayfa 210Kitabı okudu
36 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.