Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın

Umberto Eco

En Eski Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın Gönderileri

En Eski Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın kitaplarını, en eski Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın sözleri ve alıntılarını, en eski Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın yazarlarını, en eski Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
276 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Umberto Eco ve Jean-Claude Carrièrin söyleşisi. Söyleşide kitabın başlangıcından günümüze hikayesi anlatılıyor. Kitaplardan kurtulabileceğinizi sanmayın bu nedenle raflarınızda yeni kitaplara yer açın... :)
Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın
Kitaplardan Kurtulabileceğinizi SanmayınUmberto Eco · Can Yayınları · 2018404 okunma
Ateşi keşfetti, şehirler inşa etti, muhteşem şiirler yazdı, dünyaya çeşitli yorumlar getirdi, mitolojik imgeler yarattı vs. Fakat aynı zamanda, hemcinslerine savaş açmaktan, yanılgıya düşmekten, çevresini yok etmekten vs. bir türlü vazgeçmedi. Terazinin bir kefesine yüksek zihinsel meziyeti, öbür kefesine bayağı salaklığı koyduğunuzda terazi neredeyse dengede kalır. Dolayısıyla, aptallıktan bahsetmeye karar vermekle, bu yarı-dâhi yarı-ahmak yaratığa saygılarımızı sunuyoruz bir anlamda
Reklam
-J.-C.G: Peki ama şimdi her şey hakkındaki her şey, elenmeksizin bilgisayarlarımıza ulaşabilen sınırsız bir malumat toplamı elimizin altında olduğuna göre, hafıza ne ifade edecek? Bu kelimenin anlamı ne olacak? Bütün sorularımıza ama aynı zamanda sormadıklarımıza bile cevap verebilecek elektronik bir hizmetçi yanımızda olduğunda, bilecek ne kalacak bize? Protezimiz her şeyi, baştan sona her şeyi bileceği zaman, daha ne öğrenmemiz gerekecek? -U.E.: Sentez sanatını. -J.-C.C: Evet. Öğrenme eyleminin kendisini. Çünkü öğrenmek öğrenilen bir şeydir.
İlköğretim öğrencileri, üniversite öğrencileri, ödevlerini yapmak için ihtiyaçları olan malumatı internetten alacaklar, bu malumatın doğru olup olmadığını bilmeyecekler. Peki, nasıl bilebilirler? Bu durumda öğretmenlere, ödev verdiklerinde, öğrencilerinden şu araştırmayı yapmayı istemelerini öğütlüyorum: Verilen konu hakkında on farklı bilgi edinme kaynağı bulun ve bunları karşılaştırın. Burada mesele, internet karşısında eleştiri anlayışını çalıştırmak, her şeyi geçer akçe olarak kabul etmemeyi öğrenmek.
Elbette ki, makinelerin herkesten daha iyi hesap yapabildiği bir devirde çarpım tablosunu öğrenmenin pek bir anlamı yok. Ancak “jimnastik” kabiliyetimize dair sorun olduğu gibi duruyor. Arabayla, yayan gitmekten daha hızlı yol alabildiğim aşikâr. Böyle olmakla birlikte, bir sebzeye dönüşmemek için her gün biraz yürümek veya koşu yapmak lazım.
Şu güzel bilimkurgu hikâyesini bilirsiniz muhakkak: Pentagon’un, gelecek yüzyılda, artık yalnızca bilgisayarların bizim yerimize düşündüğü bir toplumda, çarpım tablosunu hâlâ ezbere bilen birini nasıl keşfettiğini anlatır. Askerler oybirliğiyle, onun bir çeşit dâhi olduğu, özellikle savaş zamanında, dünyanın küresel bir elektrik kesintisine kurban gideceği gün çok değerli olacağı kanısına varırlar.
Reklam
Bizim neslimiz okulda ezbere şiir öğrenmek zorundaydı. Ama bizden sonraki nesiller için bu durum gitgide ortadan kalkıyor. Ezbere öğrenmekle, hafıza melekelerimizi, dolayısıyla zekâ melekelerimizi çalıştırmış oluyorduk basbayağı. Ezberlemek zorunda olmadığımız günümüzde, bu günlük alıştırmayı bir şekilde kendimize dayatmamız lazım, yoksa erken bunama tehlikesiyle karşı karşıya kalırız.
Hatta, hiçliğin ortasında ortaya çıkıveren XII. ve XIII. yüzyıl Acem şairleri için. Hayranlık uyandıran o şairleri saymak isterim: Attar, Mevlânâ Celaleddin Rumi, Sadi, Hafız, Ömer Hayyam. Hepsi birbirini tanıyordu ve hepsi, demin işaret ettiğiniz şeyi, yani kendinden öncekinin belirleyici etkisini onaylamıştı. Sonra birden şartlar değişti, ilham kurudu, gruplar bazen birbirine düştü, çoğu zaman dağıldı ve serüven kısa sürdü. İran örneğinde, korkunç Moğol istilalarının da rolü olmuştur.
Bazıları iki çeşit kitap olduğunu iddia eder. Yazarın yazdığı kitap ile okurun sahip olduğu kitap.
Reklam
Bildiğim kadarıyla, bilgiyi taşımanın daha etkili bir yolu bulunmadı. Bilgisayarı bile, bütün o gigabytelarına rağmen, elektrik prizine takmak gerekli. Kitapla böyle bir sorun yok. Kitap tekerlek gibidir. Bir kere icat ettikten sonra, daha ileri gidemezsiniz.
Paraguay’da kaç Hemingway doğdu kim bilir? Doğduklarında, büyük bir özgünlüğe, hakikaten güçlü bir eser üretme kabiliyetine sahiptiler belki, ama üretmediler. Üretemediler. Çünkü yazmayı bilmiyorlardı. Yahut da eserleriyle ilgilenecek bir yayıncı yoktu çünkü. Hatta belki de yazabileceklerini, “bir yazar” olabileceklerini bile bilmiyorlardı.
Ve yeniden keşfedilenler. Bir eser zamanı kat eder ve ışığa çıkacağı saati bekler sanki. Televizyondan, Goriot Baha'yı uyarlamayı ister miyim diye sordular. Bu romanı en azından otuz yıldır okumamıştım. Bir akşam şöyle bir göz atayım diye oturdum. Bitmeden elimden bırakamadım, sabahın üçüne dördüne kadar. O sayfalarda öyle bir itici güç, öyle bir yazı enerjisi hissediyordum ki gözlerimi bir an olsun ayırmam imkânsızdı. O kitabı yazdığı sırada otuz iki yaşında olan, evli olmayan, çocukları olmayan Balzac, nasıl olur da ihtiyar bir babanın kızlarıyla ilişkilerini bu kadar zalim, kesin ve doğru bir şekilde didik didik eder?
Homeros destanlarının muhtemelen Homeros tarafından yazılmayıp torunu tarafından yazıldığını biliyoruz artık, onun ismi de Homeros’tu." Olaylar gelişip değişti, çünkü günümüzde uzmanlar Ilyada ile Odysseia’nm kesinlikle aynı yazara ait olmadığı konusunda mutabıklar. Yani görünen o ki, Homeros’un torununa götüren izden kesin olarak vazgeçilmiş.
1.321 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.