"Çok geç olmadan kendinize, çevrenize ve hayata karşı tavrınızı değiştirin; kendi içinizde gerçek, değerli, samimi ve ebedi bir şey bulun ve geliştirin."
Ama artık bir olmayacağız. İki ayrı kişi olarak anılacak adımız. Ben bir daha başka birini sever miyim böyle bilmiyorum. Onun da seveceğini sanmam. Ama belki sevgililerimiz olacak,hatta hayatlarımızın diğer yarısını tamamlayan eşlerimiz. bir bütün bölünecek iki yarım iki ayrı hayat sürecek. Zaman geçecek,mevsimler değişecek,küçükler büyüyecek büyükler yaşlanacak. Biraz daha yaklaşacağız üstünde yaşadığımız toprağın altına. Son nefes gelip çatacak, bir gün sayılı olanın sonu gelecek, akıl defteri son filmini oynatmaya başlayacak... Ve bitti işte.
Başkomiser Ferhat Baykan ve Komiser Tugay Çalışkan' ın sırlarla bezeli cinayetlerin peşinde oradan oraya savrulmalarının anlatıldığı roman gerçekten sürükleyici bir kaç yeri hariç; Başkomiser Ferhat ın eski eşi Zeynep hakkında düşündükleri çok fazla yer kaplıyor kitap içerisindeki çeşitli bölümlerde ki okurken sıkıldım tekrar eden kelimeleri atlayarak okudum. Ferhat a değişik bir olağan üstü güç atfetmiş yazar ama bir işe yaradığı yok tek yaptığı zaten dolu olan kafasını daha fazla dolmasına neden oluyor hatta ana hikayeye de pek bir katkısı yok bu gücün yani bu gücü kitaptan çıkarırsak ana hikaye aynı şekilde gelişir ve sonuçlanır.
Sonra koca başkomiser feleğin çemberinden geçmiş, insan sarrafı o Tahir Işık isimli şahsın hal ve davranışlarından bir sonuç çıkaramıyor mu? Hadi çıkaramadın arkadaşım 60 yaşındaki adamı alıp operasyona olay yerine giden kaç polis tanıdın.
Son olarak son bölümde yine olaylar çok hızlı geçiyor ne ara Tugay kayboldu kafasını vurdu ne ara Ferhat ın kaburgasına demir saplandı onlar yok!
Koca şeytan tarikatı ve şeytanı da 6 kurşun durdurduya başka sözüm yok.
Her şeye rağmen güzel kitap devamını da almıştım zaten yarında ona başlayacağım bakalım neler olacak :)
"Evet, üst tarafa bakarsan yine ihtişamlı mezar taşları mevtanın mal varlığından haber veriyor ama aslolan toprağın altı ve orada bu ayrım hiç yapılmıyor."
"Zaten hepimiz günahkarız, zaten kimsenin yükü diğerinden hafif değil. Bırakalım şu mezarlıkları da rahat içinde uyusun insanlar. Yarın bizim de dönüp dolaşıp geleceğimiz yer burası, bari burası rahat olsun."
"Ölülerin yüzlerinde hep aynı şaşkın ifade var. Onlarda herkes gibi, benim gibi, hiç ölmeyecekmiş, ölüm sadece başka şanssız insanların başına gelen bir durummuş gibi yaşadılar çünkü."