Caka, fiyaka hızla büyüyordu. Kaypaklık, sahtekarlık hızla büyüyordu. Bir avuç kalmıştı fedakârlık. Cesaret, umut, direnç bir avuç kalmıştı. Onu da sıkıntı kemirmeye başlamıştı artık.
Bu öyle bir âlemdi ki, güçlüler her zaman haklı, güçsüzler her zaman haksızdı. Hem güçlü, hem haksız olmanın inanılmaz olduğu bir âlemdi. Güçsüzün hakkının da, ancak güçlü tarafından ve güçlünün belirlediği kadarıyla verilen bir âlemdi.