Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Köktendincilik Nedir?

Domenico Losurdo

Köktendincilik Nedir? Sözleri ve Alıntıları

Köktendincilik Nedir? sözleri ve alıntılarını, Köktendincilik Nedir? kitap alıntılarını, Köktendincilik Nedir? en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
20. yüzyıl başlarındaki Amerikan Protestanlarıyla bugünkü İran Şiilerini yan yana koyun; ne kitapları ne de II. Jean Paul’ün ve radikal İslamcı liderlerin polemikleri diğerinden aşağı kalır. Metinleri karşılaştıralım. İlki diyor ki; “Egemenliğin kaynağı, ahlaki düzendir. Eğer yasalarınız [...] bu düzenle ve dolayısıyla Tanrının İradesi’yle çelişiyorsa, Yaratıcı’nın takdirine sınır koyamazsınız [...], bu durumda otorite kendi yaptıklarına derhal son verir veya istismar edilmiş olur.” Şimdi de ikinci metin: “Herkesi bağlayan mutlak ve temel mesele şudur ki; her kim Allahın kanununu kendisi ya da başka insanlar tarafından yapılmış kanunlar lehine terk eder, putperestlik ya da tiranlığa meyleder ve böylece de hakikatten uzaklaşırsa, ve her kim ülkesini bu tür bir kanuna dayanarak yönetirse, kendini Allaha şirk koşmuş sayılır.”
İran Şii devriminin lideri Humeyni’ye göre bütün siyasi rejimler, ilahi kanunun üstünlüğünü tanımak zorundadır. Dünyevi rejimler “mutlak değil”dir, “ilahi anayasaya bağlı”dır; yani –papanın tabiriyle– siyasi iktidar ve genel olarak insanların egemenliği “mutlak değil, [Tanrı’ya karşı] sorumlu” olduğunu aklından çıkarmamalıdır.[4] Son olarak etkili bir isme, İsrail’in kutsal Kudüs’ten en ufak bir geri çekilişine bile inatla karşı koyan Rabbi Eliezer Waldman’a kulak verelim: Vatandaşlar ve “askerler, Tora’nın yasaklarına karşı çıkan hiçbir emre itaat edemez.”[5]
Reklam
Köktendincilik nedir? Bu soruyu duyunca insanın aklına hemen Yakındoğu ve İslam geliyor. Oysa bu kavram ilk olarak, Birinci Dünya Savaşı ertesinde ortaya çıkan ve kendini genellikle “köktendinciler” (fundemantalistler) olarak tanımlayan bir hareket için, Amerikan Protestan çevrelerinde kullanılmıştır.[1]
“Özgürlük, köleliğe karşı savaşta yatıyor; ışık, karanlığa karşı savaşta.”
Köktendincilik, farklı kültürler arası karşılıklı ilişki ve etkileşimlerin buharlaştığı, durağan bir kimlik inşa etme eğilimiyle kendini dışa vurur. Belli bir kültürel gelenek, kompakt, dışa kapalı ve tüm diğer kültürlerle uzlaşmaz bir karşıtlık içinde görülür; böylece de etnik bir biçim kazanma tehlikesine sürüklenir.
"Bu dünyada günahlar ve kötüler var ve Efendimiz'in kutsal kitabı ve mesihi bizi, tüm gücümüzle buna karşı savaşmaya zorluyor." Soğuk Savaşı kutsal savaş olarak yeniden piyasaya sürmeye uğraşan dönemin ABD başkanı Ronald Reagan 8 Mart 1983'te bunları söylüyordu.
Reklam
Köktendincilik, farklı kültürler arası karşılıklı ilişki ve etkileşimlerin buharlaştığı, durağan bir kimlik inşa etme eğilimiyle kendini dışa vurur. Belli bir kültürel gelenek, kompakt, dışa kapalı ve tüm diğer kültürlerle uzlaşmaz bir karşıtlık içinde görülür; böylece de etnik bir biçim kazanma tehlikesine sürüklenir.
Köktendincilik belli bir kültürün ya da belli bazı kültürlerin varoluş biçimi değildir; iki farklı kültürün karşılaşması ya da çatışmasında ortaya çıkan bir tepki biçimidir; kıskançlıkla sahip çıkılan ve dışa kapalı bir kimliğin tahkim edilmesi ve kurulmasıyla tanımlanan bir tepki biçimi.
Barbarlığı sadece İslamcı köktendinciler cephesinde mi aramak gerekir?
Köktendincilik, kültürü doğallaştırma eğilimindedir; üstelik bu, diğer kültürlerle uyumsuz ve neredeyse hareketsiz bir süreklilik içine sabitlenmiş bir doğadır. Düşünceler ve kurumlar, en başta, gerçek ya da sözde etnik kaynağından hareketle yargılanır. Batı egemenliğinin eleştirisi, toptan Batı’nın eleştirisine tahvil edilir ve bu da sonunda “Batılı insan”ın eleştirisine varır. Tarih düzleminden antropoloji düzlemine geçiş, çatışmayı doğallaştırma eğiliminin bir göstergesidir.
Reklam
İyi’nin Kötü’ye karşı savaşı söz konusu ve Tanrı –tanımı gereği– İyi’den yana olmaktan başka bir şey yapamaz! Bu kutsal bir savaş!
Savaş çözüm değildir ama..
“İnsanlar diğer insanları özgürleştirmek için silaha sarılıyorlarsa, bu mücadelelerinde çok kutsal bir şey vardır.”
Bugün, “uluslararası kamuoyunun” duyarsızlığıyla on yıllardır bir trajedi yaşayan Filistinliler kadar çaresiz bırakılmış bir halk yoktur.
Bir düşmana karşıtlıkla tanımlanan kimlik, geçmişe dönerek kendini mitsel bir köken üzerine inşa eder.
Kitlesel okullaşmanın bir sonucu olarak İslamcıların çoğunluğu “30 yaş altı, ortalama olarak iyi eğitimli, çantasında bir diploması olan ama iş bulma umudu neredeyse hiç olmayan gençlerden”[16] oluşmaktadır. Sünni köktendinci hareketlerin “tipik aktivisti [...] uygulamalı bilimlere yönelik, dinî esaslara dayanmayan modern bir fakültede öğrencidir”. Aralarında çok sayıda ziraatçı, elektrik teknisyeni, doktor, mühendis vardır.
125 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.