Komonist Masasındaki Nazım Hikmet

Tolga Şardan

Komonist Masasındaki Nazım Hikmet Gönderileri

Komonist Masasındaki Nazım Hikmet kitaplarını, Komonist Masasındaki Nazım Hikmet sözleri ve alıntılarını, Komonist Masasındaki Nazım Hikmet yazarlarını, Komonist Masasındaki Nazım Hikmet yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Doğumu, devletin kayıtlarına dört cümlelik notla giren Mehmet de babası gibi yıllarca izlenecekti. Babası Türkiye’yi terk ettikten sonra polislerin çevrelediği bir çocukluk yaşadı. Evlerini ve annesi ile kendisini günün her saati takip ve izleme yapan polislerle arkadaş olmuştu. Arsada oynarken polislerin göz kulak olduğu Mehmet Nâzım’ı çıktığı ağaçtan inemeyip takılı halden kurtaran polisler oluyordu. Polis arabalarına binip direksiyon öğreniyordu. Polis memurlarını isimleriyle biliyor, evden çıktığında heyecanla onlara koşuyordu. Belki de babasının eksikliğini ve özlemini garip biçimde polislerle gideriyordu...
Piraye Hanım’dan resmen boşanan Nâzım Hikmet’in hayatında, boşanmadan üç gün sonra yeni bir heyecan vardı. Nâzım Hikmet cezaevindeyken hamile olduğu ortaya çıkan Münevver Hanım, 26 Mart 1951 günü Kadıköy’deki özel bir klinikte bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Bebeğe Mehmet adı verildi. Şairin hayatını yakından takip eden devlet, Mehmet’in doğum sürecini de izledi: "11/7/951 Kızıl şair, Nazım Hikmetin ; Kadıköy Mühürdar caddesi 59 numarada Dr. Bedri Kliniğinde iki ay önce bir oğlu olmuştur. Karısının adı Münevver Ran’dır. Dayısı Celâlettin Berk’in kızıdır."
Reklam
Nazım’ın hapisten çıkması her şeyi çözmüyordu. Bu aslında kendisi ve yakınlarının daha sıkı takibi anlamına geliyordu. Nitekim Nâzım Hikmet, Vâlâ Nureddin’in evine ilk geldiği andan itibaren misafir kaldığı yaklaşık bir ay boyunca yakından takip edildi. Şairin annesi Celile Hanım’ın Cevizlik’teki evine taşınınca da sürdü bu. Sansaryan Han’daki Birinci Şube’de çalışan polislerden bir ekip evin tam karşısına yerleşti. 3-4 polis açık açık Nâzım’ı izliyordu.
TBMM’de görüşülen af düzenlemesi 15 Temmuz günü yürürlüğe girdi. Nâzım Hikmet, doğrudan affedilerek değil, hakkındaki cezanın belirlenen oranla düşürülmesiyle ortaya çıkan “yeni ceza miktarı” sayesinde aftan yararlandı. Şair, 28 yıl 4 aylık cezası nedeniyle 13 yıl 5 ay hapis yatmıştı. Bu süre, afla düşen cezasına karşılık geldiği için şair, cezaevinden tahliye edilerek özgürlüğüne kavuştu.
Af için sonuç alamayan Nazım, tekrar açlık grevine başladı. Onun tahliyesinin sağlanması için protesto eylemleri ile kamuoyu açıklamaları devam ediyordu. Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat ve Melih Cevdet de 12 Mayıs’tan itibaren üç gün açlık grevine başladılar. Açlık grevinin 12. gününde sekiz kilo kaybeden Nâzım Hikmet, cezaevi yönetiminin talebiyle Cerrahpaşa Hastanesi’ne getirildi. Doktorlar acil müdahaleye aldıkları şaire serum taktıktan sonra onu verem hastalarının tedavi edildiği bölüme yatırdılar. Af çıkacağı umudu ve yeni hükümet olan Demokrat Parti’nin “affa sıcak baktığı” mesajlarını vermesi nedeniyle grevi sonlandıran Nâzım Hikmet, bir süre daha hastanede tedavi edildi. Genel af arifesindeki hapishane günlerini şöyle anlatıyor: "Af çıktı. Ve Münevver çıkageldi, iki üç kilo kadar çilekle. O kadar gün aç kalmışım. Çileklere saldırıp neredeyse hepsini gövdeye indirdim. Az kalsın ölüyordum. Zor kurtardılar. Mutluluk günleriydi bunlar. Özgürlük, özgürlüktür anasını satayım!"
Nâzım Hikmet, 8 Nisan 1950’de greve başladı. Bir süre sonra İstanbul’a Paşakapısı Cezaevi’ne getirildi. Özel bir bağışlama yasasıyla serbest bırakılacağı umuluyordu. Paşakapısı’na nakledileli henüz bir hafta olmamıştı ki uzun zamandır görmediği eşi Piraye Hanım geldi. Görüş yerinden cezaevi müdürünün odasına alındılar. Piraye Hanım, yanında iki çocuğu Suzan ve Mehmet’le gelmişti. Nâzım Hikmet eşini ve iki çocuğunu karşısında görünce heyecanlandı ama o an odanın kapısı açılıverdi. Münevver Berk içeri girdi. Piraye Hanım iki çocuğuyla odadan çıktı. Bu, birbirlerini son görüşleriydi. Sürecin sonunda Nurullah Berk de eşi Münevver Hanım’dan resmen boşandı.
Reklam
40 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.