Çok gereksiz bir sebeple -üstelik bizzat bunun bilinciyle- kocasını aldatan bunu yaparken de iliklerine işleyen korkusuyla başa çıkmaya çalışan bir başkarakter. Onun bu rezilliğine karşı gerçekleri ortaya çıkarma tehditleri savuran kadının ise “şantajcı” “aşağılık ve rezil” olarak aktarımı, bayağı komikti.
Mevzu suçlunun utanç, heyecan ve korkuyla karışık psikolojisiyse, sayfalara dökülen psiko-gerilimse evet kalemi Zweig tutuyor; fakat içerik, anlam ve getiri açısından dolu değildi. Nihayetinde birkaç cümlede elindekileri fark edip sevginin yanı başında olduğunu hissetmiş olsan da Irene, yalnızca günahın açığa çıkma korkusuysa yanlışlardan alıkoyan, oldukça riyakar değil midir böyle bir doğru, böylesi bir sevgi?
Yine de kadın-erkek aldatan herkes senin gibi korksaydı, sanırım iyi olurdu.