—...Benim gibi düşünen âlimin başına neler geleceğini sen de iyi bilirsin. Sonra dil, yalnız âlimin dili değildir. Herkesin dilidir. Çobanın, köylünün, bütün milletin... Herkesin.
— Katiller! Katiller! diye bağırmak istiyorum. İçimde Karadeniz’in en azgın zamanlarındaki gibi dalgalar köpürüyor. Fakat ben, o dalgaları içimden çıkaramıyor, bir yere vuramıyorum. O fırtınaları yumruklarımı sıkıp ağzıma sokarak, içimde boğmak istiyorum; boğamıyorum. Onlar beni boğuyorlar. Yavaş yavaş yanaklarımdan süzülen gözyaşlarıyla nihayet sakinleşir gibi oluyorum. Ne zamana kadar? Bilmiyorum.