Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

En Eski Koyun Baba Sözleri ve Alıntıları

En Eski Koyun Baba sözleri ve alıntılarını, en eski Koyun Baba kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Serçe, kanarya, kartal, akbaba, gibi kuşlarla birlikte, İlk Çağlar kuşlarının, on beş yirmi tonluk bataklık canavarlarının, ejderhalarının yumurtaları hep bir arada çatlıyor, yavrularını koruyacak hiçbir kimse yok. Geri kalmış ülkelerde bir çocuk gibi olgun bir insan da bir raslantı olarak yaşar. Onun yaşamını sigortalayacak hiçbir insancıl sağduyu yoktur.
Sayfa 130 - Tekin YayıneviKitabı okudu
— Sen de buraların yıkılacağına inanıyor musun yoksa? — Buralar kolay kolay yıkılmaz, yavrum. Neden diye sorarsan, şundan derim: Bugün artık, Türkiye'de karşı karşıya iki kocaman can düşmanı parti var. Bunlar, halkın, yani bizim oyumuzu sağlam kazığa bağlamak için durmadan bize güler yüz gösterecek, bizi en küçük bahaneyle avlamaya çalışacaklar. Biz de bundan yararlanarak gecekondularımızı yıktırmamanın yolunu bulacağız. İktidar partisi bizleri Halk Partisi'ne kaçırmamak için bize ummadık kapılar açacak. Buradaki gecekondu yıkılması bir yana buralar daha çok gecekonduyla dolacak. Demokrat Parti, kendini halkın partisi, halkın babası olarak tanıttı bir kez. Ama, bu partiyi yönetenler, temelde birer ejderha, birer halk düşmanıymış, o başka iş.
Sayfa 172 - Tekin YayıneviKitabı okudu
Reklam
Çingeneler/kıptiler kısmı...
Delik deşik duvarlardan her yan görünüyordu. Gözlerini tahtaların aralığına uydurarak yeni yapılan gecekondulara baktı. Kara sarımtırak renkli genç, güzel bir Çingene karısının ilk kondunun arkasında iki üç yaşındaki cılız erkek çocuğuna çiş ettirişini seyretti. Kadıncağızın söylediği bir iki söz hemen Çingeneliğini ele vermişti. Şahika: —
Sayfa 180 - Tekin YayıneviKitabı okudu
Çingeneler kısmı 2...
— Ne dersiniz Ahmet Usta, bu gece kurulan gecekonduların bütün sahipleri Çingene, kaynanam zavallılar için verip veriştiriyor. Onlar da insan. Doğrusu, insan üzülüyor böyle düşüncelere. — Evet, Çingene olsa ne çıkar! Onlar ezilmiş bir halktır. Hint dillerinden birini konuşurlar. Eski zamanlarda Hindistan'daki Ganj Irmağı'nın kıyılarında oturan küçük bir milletten kopup göç etmiş bütün dünyaya yayılmışlar. Kendimizi soylu, onları aşağı bir ulus olarak göremeyiz. Neyse, bu sizi ilgilendirmez, Fidan Hanım. Benim diyeceğim şu ki bu zavallılar, bu gecekondu- ların asıl sahipleri değil.
Sayfa 182 - Tekin YayıneviKitabı okudu
Çingeneler kısmı 3...
Ahmet Usta, bunları, salt bizi sevindirmek için söylemiyorsunuz herhalde. Sabahleyin Çingeneleri bu kerte yöremizde görünce öyle kötü oldum ki, bilemezsiniz. Sabah sabah uyandırıp bizim adama çattım. Sanki onları buraya o getirmiş gibi. Biz, burada -haşa huzurdan- bir tek konuşulacak adam yok diye söylenip dururken Çingeneleri evimin arkasında yerleşmiş görünce usum başımdan gide yazdı. Biraz kendimi tutmasaydım bavulumla çocuklarımı, kız kardeşimi aldığım gibi geçip gidecektim bu pis yerden.
Sayfa 183 - Tekin YayıneviKitabı okudu
Ahmet Usta'nın, halkın iyiliğe karşı böyle minnetle, duyguluca eğilişi, onun çok hoşuna gitti. Halk, her saat eğitilmesi gerekli yetenekli bir çocuktan başka bir şey değildi. Bir çocuk, bugünkü haliyle sokağa bırakılmış yavru gibiydi. Tarla faresi, böyle durumlarda yeri kazıp kendine sığınacak bir yer bulabilirse de, insan, hep insana, tepesindeki egemen devlet devinin yardımına bel bağladığından tarla faresinden daha zavallı, yardımsız bir duruma düşürüyordu. Halka kanat geren insancıl düşüncelerle davranan bir koruyucu olmadıkça ilk anda halk kötü duruma düşüyordu. Ne var ki kendini sonuna dek yardımsız duyan halk, en sonra, memesini emecek bir dişi kurt bulmaktan da uzak kalmıyordu. Halkın çocuk görünüşü altında dünyaya renk, zenginlik veren bir potansiyel yatıyordu. Ahmet Usta, Gülizar Bacı'nın evine doğru gitti. İçeriden yaşlı kadının bedduaları geliyordu.
Sayfa 213 - Tekin YayıneviKitabı okudu
Reklam
Yaşamak, durmadan ekmeğin, yemeğin önünü kesmeye çalışan bir yığın engelle boğuşup durmaktan başka neydi ki?
Sayfa 227 - Tekin YayıneviKitabı okudu
Hiç değişmiyoruz, ne biz ne de bu topraklar.
Depremin yıktığı bu güzel kente yöreden saldıran yağmacı halkta ahlaksızlığın korkunç örneklerini vermişlerdi. Yaralı kadınların bileziklerini almak için bileklerini kesen hırsızların öyküsü en korkuncuydu. Doğanın felaketine uğrayan zavallılara bir de insan kardeşlere saldırıyordu. Her zaman olduğu gibi...
"Kara talihle tek başına boğuşmanın çok verimsiz, yararsız, temelde çok zararlı bir iş olduğu kanısına varmıştı."
Tanıdık geldi.
"Hükümet, hem onu aç, işsiz bırakıyor, hem de işsizliğini kuşkuyla karşılayarak altında başka nedenler arıyordu."
Reklam
Buraları da yabana atmayınız . İşte, ulusun temeli olan halkın içindeyiz. Onları hiç küçümsememeliyiz.
Sayfa 158 - May YayınlarıKitabı okudu
Geri111
176 öğeden 166 ile 176 arasındakiler gösteriliyor.