Gerçekten trajedinin çok iyi bir örneği diyebilirim.
Kral Lear yaşlanınca ülkesini üç kızı arasında paylaşmak ister ama bunun karşılığında tek isteği kızlarının onu ne kadar sevdiğidir. İlk iki kızı süslü kelimelerle , mübalağalarla sevgilerini tanımlarken küçük Cordelia gayet dürüst bir cevap verir. Kral daha demin en sevdiği kızının Cordelia olduğunu söylerken kızının dürüst cevabı karşısında birden düşman kesilir. Ve ona topraktan bir pay vermez diğer kızlarına paylaştırır. Kendine dahi bir şey bırakmaz sadece 100 asker. Her ay bir kızında sırayla kalacaktır lakin kızlar öyle şaşalı abartılı sevgilerinin daha bir kaç hafta içinde nasıl yalan olduğunu gün yüzüne çıkarır. Babalarını ikiside istemez. Derken olay karmakarışık bir kördüğüm olur. Hile, yalan, ihanet , çıkar ne derseniz bir anda dökülür ortaya.
Kral Lear düştüğü bu duruma dayanamaz ve aklını kaybeder. Sonunda küçük kızı Cordelia ya kavuşur ama bu kavuşmada zindan da son bulur. Kitabın sonu trajedi gölü tabii ki . Ama gerçekten merakla okuyorsunuz. İhanet edenler, çıkar peşinde olanlar , pişmanlık duyup haline dayanamayanlar mı dersiniz hepsi bir bir dökülür. Ama en çok üzüldüğüm de Cordelia oldu tabii ki . O savaş meydanında esir düşüp zindanda umutsuzluktan öldü süsü verilerek bir subay, yüzbaşı tarafından boğularak öldürülür. Artık dayanamayan Lear da kahrından ölür . Bir ailenin trajedik sonu.