"Kıble, Allah'a yönelişi sembolize ettiğine ve Hz. Peygamber de bu amaçla Kudüs'e doğru namaz kıldığına göre Kudüs aynı zamanda Allah'a yönelişin bir ifadesidir."
Bu kıymetli çalışma ile yazar, Mescid-i Aksa ve çevresini, Kudüs'ü, bereketli toprakları hem din hem tarih hem coğrafya hem kültür boyutuyla ele alan detaylı bir çalışma sunmuştur. Çalışma bu noktada, sosyolojik bir eser olarak da görülebilir. Yazar bu kutlu beldenin yalnızca surlar, kubbeler, kapılardan ibaret olmadığını, Kudüs'e can katan yegane değerlerinden birinin orada yaşayan insanların addettiği değerle var olduğuna dikkat çekmektedir.
Kudüs'e Osmanlı, Memlûkler, Eyyubiler gibi daha pek çok medeniyet izler bırakmıştır. Farklı medeniyetlerin mimari ve tarihi izlerinin aynası konumundadır.
Yazar çalışmayı Mescid-i Aksayı geniş bir perspektiften Ayet ve hadisler ile destekleyerek işlemiş ve zengin bir içerik karşımıza çıkmıştır. Bu çalışma başlangıç aşamasında bizleri de bu yolculuğa dahil ederek coğrafyaları aşan bir ilim fırsatı sunmaktadır. Çalışma, dil ve anlatım yönünden oldukça sade ve akıcıdır.
"Çünkü Kudüs'ü savunmak bir insanlık borcudur. Müslümanların ve insanlığın önünde bir vicdan, hukuk ve ahlak sınavıdır."