18. yy zirve divan şairi Şeyh Galib... Mevlevi aileye doğan, bu meşrep içerisinde yetişip gelişen ve büyüyen Galib, ilk hocası babası olmak ile birlikte dönemin ulvi sahsiyetlerinden de dersler almış gelişmiş bir şairimizdir. İlk mahlas hocası Neş'et tarafın "Esad" maslasi uygun görülmüştür. Fakat Galib diğer şair Esad'lar tarafından karıştırılacagi vehmine kapılarak kendine Galip mahlasini uygun görmüştür. Bulunduğu gelenek içerisinde geleneği eleştirir yeni mazmunlar türetir, soyut ve hayal ilişkisini kuvvetli ilişki içerisinde Sebk-i Hindi ekolünde kurar. Kelimeleri uzatmaz az sözle yoğun anlatım vardır. Titizdir, özgün olmayı başarmıştır. Fuzuli, Baki gibi isimleri öz edinerek kendi poetikasını oluşturabilmistir. Konya ve İstanbul arasında çileye soyunur, tamamlar ve Galata Mevlevihanesine Şeyh Halib Dede olur. Ardından annesinin ve Esrar Dedenin ölümü üzerine bitap düşen Galib, vereme tutulur ve 42 yasinda vefat eder. Şeyh Galip, donem içerisindeki şairleri ve modern Türk edebiyatı Tanzimat'tan itibaren şairler üzerinde fikir etkisi sürmüş bilhassa Fecri Atiyi yüksek seyirde etkilemiştir. Şeyh Galip saf şiirin ilk temsilcisi olduğunu söylemek de yanlış olmaz.
Hüsn ü Aşk kaknus kuşunun hikayesine göre son şarkı değil küllerinden yeniden doğan ölümsüzléşmiş kült bir eserdir.
Son olarak zamanında Şeyh Galib'i hicveden Süruri, Şeyh Galib'in ölümün üzerine tarih düşmüş ve eklemiş "geçti Galib Dede candan yâhû."
Keyifli okumalar dilerim.
