Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Pierre Bourdieu'nün Sosyolojisi

Kültür ve İktidar

David Swartz

Kültür ve İktidar Gönderileri

Kültür ve İktidar kitaplarını, Kültür ve İktidar sözleri ve alıntılarını, Kültür ve İktidar yazarlarını, Kültür ve İktidar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bourdieu üç farklı alan stratejisi tipinden söz eder: muhafaza, izleme, bozgun. Muhafaza stratejileri genellikle hâkim konumdakilerce, alanın kıdemlilerince benimsenir. İzleme stratejileri, bir alandaki hâkim konumlara ulaşma çabalarıdır ve genellikle alana yeni katılanlarca benimsenir. Son olarak bozgun stratejileri hâkim gruplardan pek beklentisi olmayanlarca benimsenir. Bu stratejiler, alanın standartlarını tanımlama meşruiyetlerine meydan okudukları hâkim gruptan az çok kopuş biçimini alır.
Sayfa 177 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Siyasi ve Kültürel İktidar
Bourdieu’ye göre kültürel alanda “ortodoksi ile sapkınlık” arasındaki karşıtlık, toplumsal sınıf alanında “simgesel düzeni idame ettirme ya da alt üst etme” mücadelesinde benzeşiğini bulur. Kültürel alandaki mücadele, “toplumsal sınıflar arasındaki ideolojik mücadelelerin üstü kapalı biçimlerini” üretir.
Sayfa 187 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sınıf ve Beden
Nesnel yapıları içselleştirme süreci, sadece zihinsel değil aynı zamanda bedensel bir süreçtir. Bir sınıf için ortak olan başarı ve başarısızlık olasılıkları, bilişsel yatkınlıkların yanı sıra bedensel biçim alımda da “cisimleştirilir". Söylemsel ifadeler kadar, fiziksel hal ve tavırlarda, tarzda (duruş ve yürüme şekli gibi) kendini gösterir. Bourdieu, habitus kavramı için Aristoteles’in hexis fikrinden esinlenir; hexis, “cisimleşmiş ve adeta duruş haline gelmiş yatkınlık”ken, daha sonra “skolastizmle birlikle habitusa dönüştürülmüştür”.
Sayfa 154 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Zorunluluk ve Erdem İlişkisi
[Habitus] içselleştirilmiş ve yatkınlığa çevrilmiş zorunluluktur. [...] Zorunluluktan doğan bir erdemdir ve ürünü olduğu koşullara tekabül eden "tercihler”i yerleştirerek zorunluluğu durmaksızın erdeme dönüştürür.
Sayfa 150 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bourdieu'nün Habitus Tanımı
"Kalıcı, tercüme edilebilir bir yatkınlıklar sistemi; yapılandırıcı yapılar işlevi görmeye, yani, sonuçlara dair bilinçli bir hesaplamayı veya o sonuçları elde etmek için gereken işlemler hakkında açık bir ustalığı gerektirmeksizin, neticelerine nesnel olarak uyarlanabilen pratiklerle temsilleri doğuran ve düzenleyen ilkeler işlevi görmeye önceden yatkın, yapılanmış yapılar"
Sayfa 144 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bourdieu, hâkim gruplar ile tâbi gruplar arasındaki tabakalaşma ilişkilerine dair analiziyle bağlantılı olarak, simgesel sermayeyi tâbi grubun hâkim gruba verdiği “bir tür avans” olarak görür: Bu süreç, tâbi grup, hâkim grubu tanımanın ve ona meşruiyet kazandırmanın kendi çıkarına uygun olduğunu sandığı sürece devam eder. Simgesel sermaye, toplumsal saygınlığın yanı sıra maddî servetten kaynaklanan “kolektif bir inanç”, bir “güven sermayesi”dir.
Sayfa 132 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Simgesel İktidar
Bourdieu’ye göre ideoloji, ya da “simgesel şiddet”, ekonomik ve siyasî iktidarı kılık değiştirmiş, sorgusuz sualsiz kabul edilen biçimler altında temsil ederek toplumsal dünyayı anlamayı ve uyarlamayı sağlayan araçları dayatma gücüdür. Simgesel sistemlerin simgesel iktidar uygulayabilmeleri için, “o iktidara maruz kaldıklarını, hatta kendilerinin de o iktidarı kullandıklarım görmek istemeyenlerin işbirliği” şarttır. Bourdieu "simgesel şiddet" ifadesini kullanmakla, ezilenlerin ezilme koşullarını nasıl meşru gördüklerini vurgular. Simgesel iktidar, hem tahakküm kuranın hem de tahakküme uğrayanın rızasını sağlayan bir meşrulaştırma gücüdür.
Sayfa 129 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Toplumsal yeniden üretim
Bourdieu, Durkheim’ın izinden giderek toplumsal yapılar ile bilişsel yapılar arasındaki bağı vurgular. “Toplumsal faillerin toplumsal dünyayla ilgili pratik bilgilerinde hayata geçirdiği bilişsel yapılar, içselleştirilmiş, ‘somutlaşmış’ toplumsal yapılardır,” der. Toplumsal yapılar, bireylerin ve grupların bilişsel yapılarına nakşedilmiştir; bireyler ve gruplar, kendilerini de sınıflandıran kategoriler aracılığıyla toplumsal dünyayı sınıflandırmak suretiyle, farkında olmadan toplumsal düzeni yeniden üretirler.
Sayfa 124 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Simgesel Sermaye ve Çıkar
Bourdieu, kültür alanındakiler başta olmak üzere bütün pratiklerin altında yatan kişisel çıkar mantığının, bir “çıkarsızlık” mantığı biçiminde "yanlış tanındığını” iddia eder. Yanlış tanıma Bourdieu için kilit bir kavramdır; Marksist gelenekteki “yanlış bilinç” fikrine yakın olan bu kavram, bir pratik kümesinde mevcut olan ekonomik ve siyasi çıkarların “inkâr’ına işaret eder. Dolayısıyla Bourdieu, simgesel pratiklerin, pratiklere damgasını vuran çıkarlılığı hasır altı edip çıkarsız faaliyetler gibi sürdürülmelerine katkıda bulunduğunu savunur. Faaliyetler ve kaynaklar, temelde yatan maddî çıkarlardan ayrıştırıldıktan, böylece çıkarsız faaliyetler ve kaynaklar olarak yanlış tanındıkları ölçüde, simgesel iktidarla, ya da meşruiyetle donanırlar. Kişisel çıkarın çıkarsızlığa dönüşmesinden yarar sağlayabilecek bireyler ve gruplar, Bourdieu'nün simgesel sermaye adını verdiği şeye sahip olurlar. Simgesel sermaye, “inkâr edilmiş sermaye”dir; temelinde yatan ve derinden bağlı olduğu “çıkarlı” ilişkilerin üzerini örterek onlara meşruiyet kazandırır. Simgesel sermaye, iktidar olarak algılanmaz; kabul görmeye, hürmet edilmeye, itaate ya da başkalarının hizmetine yönelik meşru talepler olarak algılanan bir iktidar biçimidir.
Sayfa 66 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bourdieu ve Varoluşçuluk
Bourdieu, öğrencilik günleri üzerinde dururken “varoluşçu haletiruhiyeye hiçbir zaman kapılmadığını’’ yazar; kendisi gibi taşradan gelen alt orta sınıf öğrencilerden ziyade, burjuva kökenli öğrencilere hitap eden bir entelektüel yönelimdir varoluşçuluk. Aldığı felsefe eğitimine ve savaş sonrası Fransız düşüncesinde varoluşçuluğun etkisine rağmen, Bourdieu daha ilk yıllarda bilimlere ilgi duymaya başlar, hatta bir dönem biyoloji okumayı bile düşünür. Ona göre varoluşçu düşüncenin gördüğü rağbet, Fransa'da sosyal bilimlerin gelişmesini engellemiştir. Özellikle Sartre sosyal bilimlere itibar etmez ve genç Fransız entelektüellerinin bu bilim dallarında çalışmayı cazip bulmamalarına sebep olmuştur.
Sayfa 49 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bourdieucu Sosyoloji
İster Cezayir köylüleri hakkında çalışsın, isterse üniversitedeki öğretim üyeleri ve öğrenciler, yazarlar ve sanatçılar ya da kilise hakkında, hepsinin altında yatan temel bir dert kendini gösterir: Tabakalaşmış toplumsal hiyerarşi ve tahakküm sistemlerinin, güçlü bir dirençle karşılaşmaksızın ve toplumun mensuplarınca bilincine varılmaksızın, kuşaklar boyunca nasıl idame edip yeniden üretildiği sorusuna yanıt aramak.
Sayfa 18 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Beğeni
“Beğeni, bireylerin toplumsal dünyada edindikleri bolluk ya da kıtlık deneyimleriyle içselleştirdikleri köklü beklentilerden kaynaklanır”
Sayfa 229
Entelektüalism
Bourdieu, neden entelektüellerin, toplumsal dünyaya yönelik yaklaşımlarında çok farklı bilişsel ve sosyal tutumlara sahip olmalarına ragmen, model ile gerçekliği örtüşıürme eğiliminde olduklarını düşünmektedir? Çünkü Bourdieu’ye göre entelektüellerin gözleri, evrenselliği, tarafsızlığı ve nesnelliği vurgulayan meslek ideolojileriyle bağlanmıştır.
Sayfa 375
Bilimsel araştırma, her türlü simgesel tahakküm biçimine karşı bir mücadeledir.
Sayfa 357
Entelektüellerin en öncelikli derdi, entelektüel üretim araçlarının denetimini ele geçirmek olmalı­dır. Bu kolektif entelektüel çıkar savunmasının örnekleri arasında, bilimsel çalışmaların yayınlanmasını ticarî kaygılardan daha bağımsız hale getirmek ve üniversitelerdeki kadro atamalarında veya terfilerde -kimlik politikaları da dahil- siyasî ölçütlerin kullanılmasına direnmek yer alır.
Sayfa 350
69 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.