Yüz bin nüfuslu ve toplu bir şehir içinde yalnız kalmamak için icat edilmiş şampanya şişeleri her dükkanda doluydu. Bir şişe alıyorum. Portakal ve muz. Odam ılık. İçip uyuyorum.
Para hiçbir zaman insanı adam etmezdi. İyisi mi, buldu mu, yemeliydi. Yoksa bizim bilemeyeceğimiz bir görüşe, bir ahlaka saplanırdı insan. Bu ahlakta yalnız, yalnız o para denilen şeyi her ne pahasına olursa olsun kazanmak vardı.
Tembellikten değil, hani çocuklar en güzel yemişi en sona saklarlar ya, bir türlü yemeye kıyamazlar. Ben de bu işi en sona saklamayı düşünüyorum. Oraya gidip bütün dünya ile hesaplarımı,nargilemi çekerken göreyim. Göreyim de bu iş bitsin.
Hep böyle söyleriz,dedi. Anadolu çekmez, Anadolu istemez, Anadolu anlamaz. Bu yüzden dünyanın en aşağılık filmlerini yaparız. Anadolu şöyledir, Anadolu böyledir. İçimizde Anadolu 'yu bilen bile yok.
..... Bir meselede bir insan aynı zamanda hem haklı, hem haksız olabilir mi?
-Olamaz. Ya haksızdır, ya haklı.
- Peki, bu kadın haksız mı?
-Haklı gibi geliyor insana ama, haksız.
-Bana da tam tersi :Haksız gibi geliyor ama, haklı.
Saffet Ferit 'in borç almadığı insan demeyelim de, borç istemediği kimse kalmamıştı. Hiçbir zaman borcunu ödememiştir. Bununla beraber, kendisinde para olduğu zaman hiç sorup sual etmeden, hatta bazen gizlice, muhtaç arkadaşların cebine para koyduğu olmuştur. Bu yaptığını da her zaman unutmuştur. Hem sahiden, candan unutmuştur.