Kur’an’ın çevirisi ve çevirilerinin ele alındığı eser başta diller arasındaki eş değerli sözcük ve ifadelerin bulunmasından hareketle anlamın aktarılması, karşılaşılan güçlükler ve metot sorunu ele alındıktan sonra bazı şahıslara (Yaşar Nuri Öztürk, Ali Bulaç, Mehmet Nuri Yılmaz, Suat Yıldırım ve Edip Yüksel) ait Kur’an mealleri ele alınmış ve bunlarla ilgili eleştiriler yöneltilmiştir. Eleştirileri okuduktan sonra maalesef üzerinde belli bir metotla çeviri yapılmış ve güvenilir bir Türkçe mealin olmadığı konusunda bir kanaate varmamak mümkün değil. Meallerden sadece birkaç tane verilen çarpıcı örnek, açıklamasıyla Kur’an’ın yanlış çevrildiğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle mevcut mealler üzerinde bireylerin ulaşacağı sonuçların hatalı olma riski yüksek olduğundan dikkatli olmakta fayda var. Devasa Diyanet İşleri Başkanlığı, onlarca ilahiyat fakültesine rağmen herkesin mutabık kaldığı hem Kur’an’ın anlamının tam aktarılması ve Türkçenin imkânlarının zorlandığı bir mealin olmaması büyük bir eksiklik ve acı bir durum. Hakikat arayıcılarının mealden önce okuması gerekli bir eserdir.
“Herhâlde dünyada hiçbir din mensubu, düşmanlarına bu kadar ucuz bir ‘saldırı aracı’ hediye etmemiştir. Üç beş kuruş para kazanacak diye hiçbir mü’minin, iman etmiş olduğu bir kitabı bu dereceye düşürmemesi, Kitabının bu düşük düzeylerde temsil edilmesine gönlünün razı olmaması gerekirken aksi olmakta ve bu hırs u tamâ’dan Kur’an düşmanları istifade etmekte, Kur’an’a ve İslam’a saldırmak için bu hatalı çevirileri kendilerine mesnet almaktadırlar.”
“Ne yazık ki bugün zihinlerde Kur’an’la Kur’an çevirileri özdeşleşmiş bir hâldedir ve bu özdeşleştirme zaafı sebebiyledir ki bir Müslüman, okuduğu Kur’an çevirisinde rastladığı çelişkili bir ifadenin, manasız, çirkin ve kaba bir benzetmenin üzerine gidemiyor; biraz gayret edip başka bir çeviriyle karşılaştırır da aynı ibareyi orada da görürse, bu sefer yerinden hiç kıpırdayamıyor; - haşa – Kelamullah’tan şüphelenmek veya Allah Teala’nın Kelamı’nda bir hata aramak gibi bir cürm-i kebir işlemiş olacağını zannediyor.”
Fakat herkes eleştiriden istifade edemez, bu iş gayret ister, kabiliyet ister, ilmî olgunluk ister, hepsinden önemlisi söyleneni anlamayı, anlamaya hazır olmayı ister.