0 (kitaptan istifade edecek takvâ sâhibi) kimseler (için Mûsâ (Aleyhisselâmja Tevrâť'ı vermiştik) ki (onlar); Rablerin(i görmedikleri hâlde kendisin)den gıyaben /(insanların gözü önünde günah işlemedikleri gibi onların) gıyap (larında da Rablerinden/ korkmaktaydılar.
Enbiya suresi 49
6- Ey (dirilmeyi inkâr eden) insan! O (sayısız nîmetlerle sana ikramda bulunmuş) Kerim olan Rabbine karşı seni aldatmış olan şey nedir(ki: "Nasıl olsa O beni affeder" diyerek O'na isyân etme cesâretini kendinde bulabiliyorsun ve şeytanın: "İstediğini yap, nasıl olsa Rabbin Kerîm, kimseye azap etmez" gibi lâflarına aldanıyorsun)?!
Size ne oldu da Allah yolunda ve “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!” diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?
İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise bâtıl dava uğrunda savaşırlar. Şu halde şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphe yok ki şeytanın planı (tuzağı) daima zayıftır.
|Nisa'75-76
24) (Habîbim!) Görmedin mi ki Allâh (tevhîd kelimesi, İslâm daveti ve Kur’ân gibi) pek hoş (olan güzel ve makbul) bir kelimeye nasıl (güzel ve yerinde) bir örnek açıkladı? (İşte o kelimeler,) çok hoş bir ağaç (olan hurma) gibi(dir) ki, onun kökü (toprakta) sabit, üst tarafı ise gök (cihetin)de (yükselmekte)dir.
25) Rabbinin izniyle (o ağaç, meyve vermesi için tayin edilen) her zaman yemişini vermektedir (ki, diğer meyvelerden farklı olarak, gece-gündüz, yaz-kış, ilk çıktığı anda da, kurusu da, yaşı da, hamı da, olgunu da yenmektedir. İşte iman kelimesi de, müminin kalbinde iyice kök salmakta ve müminlerin amellerini, kabul mahalli olan semâya doğru yükseltmektedir. Hurma ağacı her sene meyve verdiği gibi, imanlı bir kimse de dâima sâlih ameller üretmektedir). Böylece Allâh insanlara (görünmeyen manaları, görünen suretlerle tasvir ederek, üstün anlayış kazandırmakta olan) misaller açıklamaktadır. Tâ ki onlar iyice düşünsünler (de imana gelsinler)!
26) (Allâh-u Te`âlâ’nın râzı olmadığı sözler, özellikle sahibini kâfir edecek laflar ve yalanlar gibi) pek kötü bir kelimenin misali ise; (kökleri derin olmadığı için) toprağın üstünden (bir kerede) tümüyle cüssesi koparılmış olan ve kendisi için (toprakta) hiçbir süreklilik bulunmayan çok kötü bir ağaç gibidir. (İşte böylece; kâfirin kendinde de, itikadında da hiçbir hayır bulunmadığı gibi, kendisinden ne hoş bir söz, ne de salih bir amel asla yükselmez! Zaten onun inancının hiçbir temeli ve esası bulunmamaktadır.)
[
"Yer(yüzün) de kibirlice yürüme! Şüphesiz ki sen (ne kadar güçlü ve sağlam bir şekilde ayağını bassan da) asla yerde bir yarık açamazsın, (ne kadar kasılsan da) uzunluk bakımından dağlara da kesinlikle erişemezsin!"
(İsra Sûresi: 37)
Kuran-ı Mecid Ve Tefsirli Meal-i Alisi okumasını yaptığım tefsir kitabında 16. Cüzde bulunan Meryem suresine geldim hamd olsun. Yani Kur'an Hıfzımda en sona bıraktığım surenin ilk 5 ayeti.. Meryem suresinde genelde hafızlar çok zorlandığını belirtsede zor olmasına rağmen kendisini görmeden muhabbet ve hayranlık beslediğim Meryem annemizden ötürü sureye kalbim hep sımsıcak ve heyecanlı..3-4. ayeti kerimelerde Zekeriyya (a.s) yakarışında buldum hep çaresizliğimi.. bir peygamber gibi istemek,ümid etmek; "Ben senden istemekle hiçbir zaman mahrum kalmadım." (4. Ayet) Bu dua yolda kaldığım her zaman elimden tuttu diyebilirim...