Görünen o ki, Kur'ân Ayetlerinin giderek daha fazlasının kaplerimize inip kökleşmesi için hayatın içinde Kur'ân'la gerçek bir hemhal oluş yaşamamız gerekiyor.
Gerçek şu ki, Kur'ân âyetleri ona gerçekten 'indiği', kulakta ve akılda kalmayıp kalbine de nüfuz ettiği halde hakikat toprağına tutunup boy vermemiş hiçbir hayat tohumu yoktur.
Bir insanın iç dünyasını çözmenin en kestirme yolu,dış dünyada yaptıklarına bakmaktır.Gündelik hayatta yapıp ettikleri,bir insanın iç dünyasının kıvrımlarında neler dolaştığını kolaylıkla ele verir.
“Açın aklınızı ve kalbinizi o Kitaba ki, size ‘inmemiş’, kalbinize yerleşmemiş tek bir ayet dahi kalmasın; bütün ayetleriyle Kur’ân dünyanızı ve hayatınızı aydınlatsın.”
Şeytan bıkmadan sağdan, soldan, arkadan, önden ve her türlü vesvesesini içimize ince ince işlerken kaçımız Kur’an’a sığınmayı düşünüyoruz? Hangi ayeti tam manası ile kalbimizi indirip de ona göre yaşamaya çabalıyoruz?
Açıkçası, insan Rabbinin rızası dairesinde karınca kararınca yürürken, şeytan ilk önce günaha sevk ve teşvik ederek ve peşi sıra günah işleterek onun yolunu keser. İlk tuzak budur. Bundan sonra ise, işlenenin günah olduğunu bilip tevbe ve istiğfarla tekrar Rabbinin yoluna dönme çabamızı, ‘artık her şeyin bittiği’ kabilinden bir ümitsizlik aşılayarak engellemeye çalışır. Bu da ikinci tuzağıdır.
Allah tevbe edenlerden eylesin inşaAllah.