Kur’an Okumları serisinin ikinci kitabıdır.
Daha önce Metin Karabaşoğlu okudu iseniz, diline aşınasınızdır elbette ki.
Ne zaman bir Metin Karabaşoğlu kitabı okusam gözümün perdesi kalkıp, kalbimdeki kara perde aralanıyor. Acı acı düşünürken buluyorum kendimi çünkü sevgili yazar, Kur’anı Kerim’in içindeki kıssalara öyle güzel ve açık şekilde değinmiş ki kendime; yıllardır Yusuf Peygamberin ve Hz. Yakup’un hayatını izlersin birçok yerden duydun ama hiçbir zaman Metin Bey’in kaleme aldığı şekilde düşünmemiştim diye kendime hayıflandım. Ve şunu öğrendim Kur’andaki kıssalar sadece indiği dönem için değil de hala günümüz için dahi gözle görülür birer derslerdir, yeter ki nasıl okunması gerektiğini bilelim, bilelim ki kalbimizin perdesi aralansın huzura kavuşup kendine gelerek özüne dönsün. Kitabı okurken, ‘Kuran-ı Kerim’i nasıl anlamalıyım, ayeti kalbime nasıl indirebilirim’ soruları ile kişiyi baş başa bırakarak düşünmeye ve sorgulamaya sebep oluyor. Kitabın sonsözünde Metin Bey diyor ki; “kitabı bitirdikten sonra rafa kaldırıp bir daha kaptığını açıp bu satırları okumaya bilirsiniz ama dünyanızı daima Kur’an’a açık tutmayı unutmayın. Açın aklınızı ve kalbinizi o Kitaba ki, size ‘inmemiş,’ kalbinize yerleşmemiş tek bir âyet dahi kalmasın; bütün ayetleriyle Kur’an dünyanızı ve hayatınızı aydınlatsın” diyerek çok da güzel bir nasihatte bulunmuş.
Diğer kitapları da okuyup ruhuma şifa olmasını ve Kuran-ı Kerim’de göremediğim daha birçok şeyi görmeme vesile edeceğim.