Kur’an’a göre, insan dışındakiler, sadece malzeme varlıklardır. Varolan, yalnız insandır. Malzeme varlığın bütün şerefi, varolana hizmet etmesindedir. Kur’an buna teshir (varlıkların insana boyun eğdirilmesi) diyor.
Varolmak bir yaratıcı faaliyet, hürriyet de bunun temel şartı ve alt yapısıdır. Hürriyetsiz oluştan yaratıcı aktivite beklemek, varlık sırrına terstir. Hürriyet bir risktir; bunu bilmek lazım. Hatta hürriyet, bir riskten öte, her şeyi riske atmaktır. Ne var ki, bu risk göze alınmadan ne hayat sırrına yaklaşmak mümkün olur, ne de insanlık kervanını ileri götürmek.
Şunu da biliyoruz: Hürriyet, insanın hep “ben” deme noktasına gelmesini yani, firavunluk riskini taşıyor. Ve insanlık bu yüzden çok zehirli kahırlara maruz kalmıştır. Ama, unutmamak gerekir ki; bu riski göğüslemekten kaçan yürüyüş hep “sen demenin” pençesine düşer; yani, zillet riskine mahkum olur.
Zamanlar üstü kitap Kur’an, hürriyet riskine atılmayı varolmanın temel şartı sayar ve firavunluk riskine boyun eğmeyi engelleyecek çareler de getirir. Başka bir deyimle, firavunluk riskiyle zillet riski arasında bir denge yoludur Kur’an’nın yolu...