Muhammed bunların (Kureyza oğulları) idamlarına karar verdikten sonra, onun talimatıyla Medine'nin bugünkü pazar yeri olan semtte hendekler-çukurlar kazılarak mezar gibi hazır hale getirilir. Daha Sonra, erkekler eli kolu bağlı bir vaziyette ve kafileler halinde oraya yanaştırılıp başları kesilir ve çukurlara atılır. Muhammed de kesim işinde Hz. Ali ve Zübeyir bin Avvam'ı görevlendirmişti. Bilindiği gibi ikisi de Muhammed tarafından cennetle müjdelenen 10 güzide insandı. Evet, Ali ve Zübeyir kesim işine devam ederken Muhammed de bir yere oturup onları seyrediyordu. Ayşe'nin aktardığına göre, bu kesim işi sabahtan akşama kadar sürmüş. Erkekler idam edilirken, kadınlar ve çocuklar da buna karşı feryat edip elbiselerini ve saçlarını çekerler. (Vakıdî, Meğazi, 2/512-517; Halebî, insanu'l uyun, 2/340)
Muhammed zamanında, geçmişi ta Cürhumi’lere kadar uzanan “Hilfü’l-Fudul”, “Hilfü’s-Salah” gibi isimlerle tarihe geçen insan hakları etkinlikleri vardı. Bu teşkilatların amacı, yerli olsun yabancı olsun herkesi zulme karşı korumaktı. Muhammed’in kendisi de henüz yirmi yaşlarındayken, “Hilfü’l-Fudul” teşkilatına katılmış ve peygamberlik iddiasında bulunana kadar bu teşkilatta çalışmıştır. Bunun bir diğer adı da, “Erdemler” teşkilatıydı. Buraya ancak duyarlı olan insanlar katılırdı. Muhammed, peygamberliğin son yıllarında bu teşkilat hakkında, “Eğer bir daha bu teşkilata çağrılsam, yine seve seve giderim. Ayrıca, o teşkilata üye olmayı kızıl develere sahip olmama tercih ederim” demiştir.
Şunu demek istiyorum ki, bu gibi etkinliklerin de duyarlı insanların sivrilmesinde fevkalade etkileri olmuştur. Muhammed gibi çok zeki bir insan bu teşkilatta yirmi yıl çalışırsa elbette ki “Kur’an gibi bir kitabı rahatlıkla ortaya çıkarabilir” diyorum.