Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kurbağalara İnanıyorum

Behçet Çelik

Kurbağalara İnanıyorum Gönderileri

Kurbağalara İnanıyorum kitaplarını, Kurbağalara İnanıyorum sözleri ve alıntılarını, Kurbağalara İnanıyorum yazarlarını, Kurbağalara İnanıyorum yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Birini dinlediğinde dediklerine kulak verirsin, o zaman ela sesini -tonunu, rengini vs.- işitmezsin. Sesine kulak verirsen bu kez dediklerini dinleyemezsin.
Hayatı anlamak için yazıyoruz ama yazarken bir yandan da hayat algımız değişiyor: Çünkü yazma süreci de, yazdığımız şey de artık hayatın içinde.
Reklam
Ne yazacağını bildiğini iddia edenlerin bile yazmaya başladıktan sonra içlerinde bir kaşifin baş göstermesinin kaçınılmaz olması bana daha doğru göründü. Kafamızdakini birebir kağıda dökmeyiz, kağıdın başına geçtiğimizde her cümle kendisinden sonrakileri bir biçimde belirler.
Edebiyat okurluğu da yazarlığı da bir tür yalnızlığı gerektiriyor. Okuduğumuz, yazdığımız metin ile baş başayız. Böyle olmalı. Ama bir de benzerini aramak diye insani bir güdü var: Metinden başımızı kaldırıyoruz, başka insanlara metin ile kurduğumuz ilişkinin ışığında bakıyoruz. Benzeyen, benzemeyen yanlarımızı görüyoruz. Bir mihenk taşı olarak benzerliklerimiz, farklılıklarımız.
Kitap yazmak kolay diyordu Faulkner, asıl iş kendini kitaplar yazabilecek durumda tutabilmek.
Belki de edebiyat güçsüzlerin gücüdür –kimsesizlerin kimsesi ya da kalpsiz dünyanın kalbi değilse bile, çıkışsızların çıkışıdır. Edebi biçimin sunduğu içerik böyle bir şey olduğu için ondan vazgeçmiyoruzdur.
Reklam
Metaforlar ve genel anlamda edebiyatın olanakları var olduğu sürece yan yana gelmemiş sözcükler hep olacak. Evet, sözcükleri yan yana getirerek edebiyat yapıyoruz ama yan yana gelmemiş sözcük kalmazsa, edebiyat biter. Bu yüzden yaratıcı olalım, icatçı olalım. Haydi hep beraber!
Dili oluşturan ses maddesiyle taşıdığı anlam arasındaki çelişki. Son yıllarda okuduğum iyi felsefe kitaplarından biri olan A Voice: Nothing but Void’da (Sahibinin Sesi diye çevrildi) Mladen Dolar iyi bir günlük örnek vermişti. Birini dinlediğinde dediklerine kulak verirsin, o zaman da sesini –tonunu, rengini vs.– işitmezsin. Sesine kulak verirsen bu kez dediklerini dinleyemezsin.
Edebiyat okurluğu da yazarlığı da bir tür yalnızlığı gerektiriyor.
Reklam
213 syf.
·
Puan vermedi
Uzun bir aradan sonra son derece zevk alarak okuduğum bir kitap incelemesiyle karşınızdayım. Öncelikle zevk alarak okudum evet ama bu kitabın akıp gittiği, sürükleyici olduğu anlamına gelmesin. Gerek yazılma tarzı gerek benim baharla gevşeyen gönül yaylarım sebebiyle kitabı bitirmem biraz uzun sürdü. Evet, kitap çok sevdiğim yazarlardan Barış Bıçakçı, özellikle geçtiğimiz yaz karşıma çokça çıkan fakat henüz okuma fırsatı bulamadığım Ayhan Geçgin ve adını ilk defa duyduğum Behçet Çelik isimli yazarlarımızın tutarsız başlıklardaki yazışmalarını tartışmalarını ve yer yer atışmalarını içeriyor. Sanırım fikir Barış Bıçakçı’dan çıkıyor fakat yazışmaların ilerleyen zamanlarında kendisi tam bir whatsapp gruplarındaki ben gibi davranıyor. Adamların sayfalarca yazdığı şeylere kısa kısa cevaplar verip geçiyor. Sonlara doğru onu bile yapmıyor artık. Ortalama bir yıl boyunca süren yazışmalar tarih olarak Eylül 2014 ve Eylül 2015 aralığında gerçekleşiyor. Tarihsel açıdan bakıldığında dönemin önemli olaylarını da ele alan yazarlar daha çok okumak, yazmak, dil, sözcükler gibi konuları irdeliyorlar. Bunu yaparken harika alıntılar kullanıp harika çıkarımlar yapıyor, kendi yazdıklarını da bir bakıma tekrar gözden geçiriyorlar. Yazarlarımıza birer okur olarak bakmak, yazarlığa dair şeyler görmek, okuduklarınızda yeni okunacaklar keşfetmek veya tatlı bir sohbet okumlamak istiyorsanız bu kitabı edinin ve iiyyyyiiice bir okuyun.
Kurbağalara İnanıyorum
Kurbağalara İnanıyorumBehçet Çelik · İletişim Yayınları · 2020122 okunma
“Koca bir yazı çekirdek içleyerek/sinemalarda geçirdim” dizeleri beni nice koca yazı hiç çekirdek içlememiş de olsam,çekirdek içler gibi geçirdiğim ve bu sırada yorulduğum için etkiliyor,ama şu da var aynı zamanda: Çekirdek içlediğim bazı kış günlerinde yaz havası soluyorum.Belki eskiden kış günü yaz havası solumamın tek nedeni çekirdek içlediğim çocukluğumun yaz günlerini hatırlıyor olmamdı ama bu şiiri okuduğumdan beri bunun bir nedeni de bu dizeler,hatta çok zaman sadece bu.
Anımsamak gitgide insani bir faaliyet olmaktan çıkıyor. Bizim yerimize, dijital fotoğraf makineleri, cep telefonları, bilgisayarlar “bellekte” tutuyor. İnsan belleği şiirin, edebiyatın toprağıdır. Her şey oradan boy verir. Belleğin erozyonu şiirin erozyonudur.
İletişim Yayınları, 2. Bölüm: Barış [31/03/2015, 20:07]
“Yani insan önce kendi dedikleriyle ilgileniyor, ilgilenmese, anlamaya açık olmaya çalışsa bile –ki bunu öğrenmek bile herhalde ciddi bir eğitim gerektirir– kendi çerçevesi içinde, sözcüğün ona dönük yanını anlıyor.”
İletişim Yayınları, 2. Bölüm: Ayhan [19/02/2015, 18:47]
288 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.