En Beğenilen Kürt Tarihi ve Siyasetinden Portreler Gönderileri
En Beğenilen Kürt Tarihi ve Siyasetinden Portreler kitaplarını, en beğenilen Kürt Tarihi ve Siyasetinden Portreler sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Kürt Tarihi ve Siyasetinden Portreler yazarlarını, en beğenilen Kürt Tarihi ve Siyasetinden Portreler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1503 - 1504 yıllarında 2.Beyazid'in himayesi altında Farsça Osmanlı Hanedan tarihini kaleme almaya başlayan Bitlid'i bu eserinde kullandığı çok geniş meşhuriyet araçları ve Osmanlı padişahlarının Müslüman dünyanın liderliği vasfı'na sahip aynı zamanda İslam dünyasının yegane temsilcileri olarak takdim etmek için çok çaba sarf etti. Aynı Bitlis'i 1511 yılında Osmanlı patronajından çıkıp Mekke'ye geldiğinde burada Şah İsmail'in himayesine girmek için birtakım görüşmelere başladı. Bu, Osmanlı hanedanı için oluşturmaya çalıştığı imajla büyük çelişki gösteriyordu Mekke'de iken Şah İsmail'e yazdığı parça mektubunda onun himayesine girmeyen hazır olduğunu belirtiyordu uzun mektubunu dikkatli okuyan birisi Bitlisi'yi mutaassıp bir Şii olarak olarak tasavvur edebilir.
Şah İsmail'e örgülerle başlayan methiyelerle dolu bir bu mektubunda Bitlis'i, Şah İsmail'i Hazreti Ali gibi civanmert, onun sıfatlarına sahip, Zülfikar kılıcı ile ehlibeytin hakkını Mervan'dan alan sınırsız cömertliği sahip bir kişi olarak nitelerken; adına hutbe okutturup para bastırmasından bahsederken de “İslam'ın minberi Şah'ın adına okunan hutbe ile süslendi” ifadeleri ile adeta onu İslam'ın koruyucusu ve yegane temsilcisi olarak gösterip, hükümdarlığının meşru bir zeminde dayandığı mesajını verecektir.
Çaresizdir. Hiçbir şey yapamamaktadır. Israrla “Bu halk da, dili de vardır. Ben evimde anamla babamla, etrafındakilerle bu dille, Kürtçe ile konuşup anlaşıyorum. Eğer bu dil yoksa o halde benim konuştuğum nedir?” dese de, sonuç değişmemektedir.
Mehmed Uzun'un bir sürgün yazarı olduğunu ifade etmek yeni bir şey olmasa gerek. Bu zaten biliniyor. Ama sürgünlükten şehirli ve modern bir edebiyat, aynı zamanda da neredeyse Cumhuriyet boyunca doğrudan ya da yasaklı dil olan Kürtçe'nin edebiyatını “yarattığını” söylemek, bir miktar provokatif ifadeler çağrıştırsa da önemli olsa gerek.