Kitabı bitirdikten sonra "Göğe çadır çekmek." sözü daha bir anlamlı gelmeye başladı. Kitabın arka kapağında yazan "Bir gün gelecek ve bir Gök Türk çerisiyle ordular yeneceğim, göreceksin." sözü her ne kadar iddialı bir cümle olsa da Mukan Kağan'ın bu sözünü tutma şeklini gördükten sonra her okuyucunun hayret çıtası darmadağın olacak. Kitap Bumin Kağan ile başlıyor, Issık Kağan ve daha sonra Mukan Kağan dönemini anlatıyor. Tarihi olaylara son derece bağlı kalınmış, kurgusal kısım daha çok diyaloglarla ve bazı ayrıntı sayılabilecek kısımlarla sınırlı kalmış. Sık sık dönemin yaşantısından güzel noktalar paylaşarak eserin bilgilendirici tarafı güçlendirilmiş. Yersiz uzatılmış dediğim bir kısmına rastlamadım ancak keşke bu bölümü biraz daha ayrıntıyla yazsaymış dediğim yerler oldu. Gerek olayların akışı, gerek karakterlerin yapısı gereği kitap kendiliğinden 3 parçaya ayrılıyor ve bu 3 parça da kendi içerisinde kendi altyapısı ile ayrı birer kitap olacak güce sahip. Bu bakımdan aslında 3 ayrı kitap okumuş gibi oluyorsunuz desem pek yanılmam. Ayrıca bunun bir avantajı da, Mukan Ata zamanındaki olayların alt yapısının Bumin Ata zamanında nereye dayandığını bilmek ve ne koşullarda gerçekleştiğini bilmek, esere olan hakimiyeti ve kitabın etkileyiciliğini artırıyor. Tüm bu yazdıklarımdan ayrı olarak Hasan Erimez, çağdaş Türk edebiyatında takip edilmesi gereken ve değeri zamanla artacağını düşündüğüm yazarlarımızdan birisi.