Dinin Doğası

Kutsal ve Kutsal-Dışı

Mircea Eliade

En Beğenilen Kutsal ve Kutsal-Dışı Gönderileri

En Beğenilen Kutsal ve Kutsal-Dışı kitaplarını, en beğenilen Kutsal ve Kutsal-Dışı sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Kutsal ve Kutsal-Dışı yazarlarını, en beğenilen Kutsal ve Kutsal-Dışı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan bugünkü haline -ölümlü, cinsiyetli ve çalışmaya mahkûm- ilksel bir cinayetin ardından gelmiştir: efsanevi dönemden önce, tanrısal bir varlık -çoğu zaman bir kadın veya genç kız, bazen bir çocuk veya erkek- vücudundan yumruların veya meyve ağaçlarının çıkması için kendinin kurban edilmesine izin vermiştir. Bu ilk cinayet, insan varoluşunun tarzını kökten değiştirmiştir. Tanrısal varlığın kurban edilmesi, beslenme zorunluğunu olduğu kadar, ölümün kaçınılmazlığını da başlatmıştır ve, bunun sonucu olarak, hayatı sürdürmenin yegâne yolu olan cinsellik ortaya çıkmıştır. Kurban edilen tanrısal gövde gıda haline dönüşmüş, ruhu toprak altına inmiş ve burada Ölüler Ülkesini kurmuştur. Dema tanrısal varlıkları adını verdiği, bu tip tanrısal varlıklar konusunda önemli bir incelemenin sahibi olan Ad. E. Jensen, insanın beslenirken veya ölürken, dema’ların varoluşuna katıldığını göstermiştir.
Sayfa 81 - Gece Yayınları, 1991, Çev: Mehmet Ali KılıçbayKitabı okudu
Immitatio dei: tanrıları taklit
Dindar insan kendinin dindışı deneyinin düzleminde var olanından başka olmasını istemektedir. Dindar insan verilmemiştir; tanrısal modellere yaklaşarak kendi kendini yapmaktadır. Daha önce söylediğimiz üzere, bu modeller efsaneler ile tanrısal gesta öyküleri tarafından muhafaza edilmişlerdir. Bunun sonucu olarak, dindar insan da, tıpkı dindışı insan gibi tarih tarafından yapıldığım kabul etmektedir; fakat onu ilgilendiren yegâne tarih, efsaneler tarafından ifşa edilen ve tanrılara ait olan kutsal Tarih’tir; oysa dindışı insan kendinin yalnızca insanlık tarihi tarafından oluşturulduğuna inanmaktadır, yani tanrısal modelleri olmadığından ötürü dindar insan açısından hiçbir değeri olmayan şu eylemler toplamı tarafından. Altının çizilerek söylenmesi gerekir ki, dindar insan başlangıçtan itibaren erişeceği modelini insan-aşırı düzleme, yani efsaneler tarafından ifşa edilene yerleştirmektedir. Ancak efsanelerin öğretisine uygun davranarak, tanrıları taklit ederek (immitatio dei) gerçek insan olunabilir.
Sayfa 80 - Gece Yayınları, 1991, Çev: Mehmet Ali KılıçbayKitabı okudu
Reklam
Profan zaman
Dindar olmayan insan açısından Zaman ne kopukluk, ne de "esrar" sunabilir; zaman insanın en derin varoluşsal boyutunu meydana getirmektedir, zaman insanın kendi varoluşuna bağlıdır, bunun sonucunda da bir başı ve varoluşun yokolması olan, ölüm olan bir de sonu vardır.
Sayfa 51 - Gece Yayınları, 1991, Çev: Mehmet Ali KılıçbayKitabı okudu
Mısır metinlerinde, "toprağa oturmak" terimi, "Doğurmak" veya "doğum"u ifade etmekteydi, toprak üzerinde doğurmayı (humi positio) Bu adetin dinsel anlamı kolaylıkla kavranmaktadır: çocuk yapmak ve doğurmak, Toprak tarafından gerçekleştirilmiş olan örnek bir eylemin mikrokozmik çeşitlemeleridir, insan cinsinden anne, yalnızca Toprağın bağrında hayatın belirmesi olan bu ilksel hareketi taklid etmekte ve tekrarlamaktadır.
Sayfa 120 - Gece Yayınları, 1991, Çev: Mehmet Ali KılıçbayKitabı okudu
Geri118
185 öğeden 181 ile 185 arasındakiler gösteriliyor.