Labirent: Son İsyan kitaplarını, Labirent: Son İsyan sözleri ve alıntılarını, Labirent: Son İsyan yazarlarını, Labirent: Son İsyan yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bazı sorularım cevapsız kaldı. Son kitap olduğu için beklentim vardı ve karşılanmadı. Hafızasını geri alanlar hiç bunun üzerine konuşmadı. Ölümlerde duygular okuyucuya geçirilemedi, dil çok zayıftı. Ölümcül Kaçış en sevdiğim kitap oldu serideki. Alev Deneyleri'ni Thomas'a gıcık olmam sebebiyle pek sevemedim, arkadaşlarını umursamayan birisiydi ikinci kitapta. Neredeyse sadece onun macerasını okuduk, diğer herkes yan karakter bile olamayacak kadar yoktu. Son İsyan'da ise bir şeyler sona geldiği için, cevaplar alınacağı için beklentim yüksekti fakat karşılanamadı. Var olan mücadele, bazı şeylerin sona ermesi dışında, diğer kitaptakilerle aynıydı; bir cevap vermedi sorularıma. Tekrar labirente dönmeleri gülümsetti ve Tava, Sonya veya Aris gibi önceden labirentte bulunanların tekrar oraya düştüğünde neden çıkmadığını anlamadım. Sonuçta çıkışı biliyorlar, daha önceden çıkabilmişlerdi. Saçma geldi orası. Bir şeyler sona erdiği için Thomas'ın rahatlama hissi bana da geçti. Eksi yönleri olsa da sevdiğim bir seri oldu.
Labirent: Son İsyan’ı okumak için yanıp tutuşuyordum. Sonunda fırsatını buldum ve bir çırpıda okudum.
Thomas ve diğer Kayran’lıların başlarından belanın eksik olmadığı br kitap olmuş yine. Fakat ne yazık ki beklentimin altında kaldı.
Spoiler vermek istemiyorum bu yüzden konuya girmeyeceğim fakat merak ettiğim birçok şeyi öğrenemedim. Çok daha farklı şeylerden bahsedilebilirdi fakat Thomas ve arkadaşları kitap boyunca oradan oraya koşuşturup durdular.
Sonunun da çok oldu bittiye geldiğini düşünüyorum. Finalde yaşanan olaylar beni tatmin etmiş olsa da keşke 50 sayfa daha uzun olsaydı ve biz onları sindire sindire okusaydık.
Kötü diyemem fakat ilk iki kitabı kesinlikle daha başarılıydı.
5 puanı da seriye olan saygımdan veriyorum yoksa 3-4 arası gidip geliyodum ki ben genelde bol keseden her şeye puan veririm ama bu kitap beni çok zorladı malesef.
Biraz doldum o yüzden taraflı bi inceleme olabilir ama eğer şimdi yazmazsam yarın unutabilirim.
Yine üçleme hakkındaki genel fikrimden bahsedicem.(Spoiler içerebilir)
Seri distopik
"Ne olur ne olmaz diye mi?" diye sordu Thomas.
"Ne olur ne olmaz diye," diye tekrarladı Brenda ve ona o kadar içten bir gülümseme sundu ki Thomas birazcık rahatlama hissetti. "Teresa için... üzgünüm."
"Teşekkürler." Bulabildiği tek kelime buydu.
Teresa'nın üstüne binanın devasa bir parçası düşüp kızın yalnızca kollarını ve kafasını dışarıda bıraktığı sırada Thomas geriye doğru tökezleyip düşerken zihni bomboştu.
Thomas donakalmış bir halde izledi. Bir sürü insan ölmüştü. Bir sürü. Ve orada durup Teresa'nın onu ve diğerlerini kurtarmak için kendini feda etmesine izin vermeyecekti. Buna izin veremezdi.
"Et istiyorum," dedi, ona bakmak için durarak. "Ve karides. Ve istakoz. Ve pankek. Ve şekerleme."
"Üzgünüm, birkaç sandviçle idare etmek zorundasın."
Thomas iç geçirdi. "Anlamıştım zaten."