En Eski Lanetli Pay kitaplarını, en eski Lanetli Pay sözleri ve alıntılarını, en eski Lanetli Pay yazarlarını, en eski Lanetli Pay yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aslında, biz ölümü lanetlediğimizde yalnızca kendimizden korkarız: Gücüyle bizi titreten sey, kendi irademizdir.Ancak en keskin hali olduğumuz lüks taskınlığın hareketinden kaçma yı hayal ederek kendi kendimizi kandırırız.Belki de bu iradenin gücünü daha iyi hissetmek ve onu bilincin kesin ucuna tasimak için öncelikle kendimize yalan söyleriz.
Ölümün lüksünü, bu açıdan, cinselliğin lüksüyle aynı sekilde düsünüyoruz; öncelikle kendi kendimizin inkarı olarak, sonra da yasamda ifade bulan hareketin derin hakikati gibi ani bir altüst olus olarak.Mevcut kosullarda, bizim bilincimizden bağımsız olarak, yeme ve ölümle birlikte eşeyli üreme de yoğun enerji tüketimini sağlayan büyük lüks
Mahrem dünya, tıpkı ölçüsüzlüğün ölçüye, deliliğin akla, sarhosluğun
bilinç berraklığına karsıtlığı gibi, gerçeğe karsı durur.Yalnızca nesnenin
bir ölçüsü vardır, ancak nesnenin kendisiyle özdesliğinde akıl vardır,
bilinç berraklığı ancak nesnelerin tek tek bilgisinde mevcuttur.Öznenin
dünyası gecedir: Bu hareketli, sonsuzca süphe çekici dünya, aklın uyku
sunda, canavarlar doğ u rur."Gerçek" düzene hiç de tabi olmayan ve ancak simdiki zamanla ilgilenen özgür "özne" hakkında deliliğin bile yatıstırılmıs bir fikir verdiğini ileri sürüyorum.Özne kendi alanını terk eder ve gelecek
zamanı dert ettiğinde, gerçek düzendeki nesnelere tabi olur.Çünkü özne,
çalısınaya tabi olmadığı ölçüde, tüketmedir."Olacağı" değil de "olanı"
dert ediyorsam, yedektc hiçbir sey tutmamak için nedenim ne olabilir?
Sahip olduğum bütün malları, karmakarısık bir halde, derhal anında
tüketebilirim.Bu gereksiz tüketim benim hosuma gider, yarın kaygısı anında
ortadan kalkınıstır.Bu sekilde ölçüsüz tüketsem de, mahrem halimi hem
cinslerime gösteririm: Tüketme, tek tek varlıkların iliskiye girme yoludur
İnsan yaşamı, hukuksal varlıktan ayrı ve aslında göksel uzamda tek başına bırakılmış bir yerkürede günden geceye, bir ülkeden diğerine cereyan ettiği haliyle insan yaşamı, akli anlayışların atfettiği kapalı sistemlerle hiçbir biçimde sınırlandırılmaz. İnsan yaşamını oluşturan, terk edilme, akış ve fırtına yönündeki engin etkinlik ancak bu sistemlerin eksikliğiyle başladığı söylenerek açıklanabilir: En azından bu yaşamın düzen ve ihtiyat olarak kabul ettiği şey, ancak düzenli ve ihtiyatlı güçlerin, açıklanabilmesi mümkün hiçbir şeye tabi kılınamayacak amaçlar için özgürleştikleri ve yitip gittikleri andan itibaren anlam taşır. İnsan soyu, sefilce bile olsa, yalnızca böyle bir itaatsizlik için, maddi şeylerin koşulsuz görkemi içinde tek başına olmaya son verebilir.
Bir tartışmanın anlamının 'yararlı' sözcüğünün temel değerine bağlı olduğu her seferinde, yani insan toplumlarının yaşamını ilgilendiren temel bir sorun her ele alındığında, müdahale eden kişiler kim ve temsil edilen görüşler ne olursa olsun, tartışmanın ister istemez çarpıtıldığını ve temel sorunun es geçildiğini ileri sürmek mümkündür. Güncel anlayışların az çok farklılaşmış bütünü dikkate alındığında, insanlara yararlı olanı tanımlamayı sağlayacak hiçbir doğru araç gerçekten de yoktur. Yararın ve hazzın ötesine yerleştirilmeye çalışan prensiplere hiç doğrulanamayacak biçimde baş vurmanın sürekli gerekliliği bu boşluğu yeterince belirtmektedir: 'şeref' ve 'görev' parasal kar getiren bileşimlerde ikiyüzlüce kullanılmıştır ve Tin de kapalı bir sistemi kabul etmeyi reddeden birkaç kişinin entellektüel şaşkınlığını maskelemeye yarar.
Yoksulların iktidar çemberine girmelerinin tek yolu, bu iktidarı işgal eden sınıfların devrimci yıkımından, yani kanlı ve asla sınırlanamayan toplumsal bir harcamadan başka bir şey değildir.