Leonardo Lisa'nın tebessümünü mükemmelleştirmeye çalıştığı sıralarda gecelerini Santa Maria Nuova hastanesinin altındaki morgun derinliklerinde, kadavraların derilerini yüzüp kasları ve sinirleri açığa
çıkararak geçiriyordu. Bir gülümsemenin adım adım oluşmasına hayranlık duymaya başlamıştı; kendine yüzün her bir kısmının olası tüm hareketlerini inceleme ve her bir yüz kasını kontrol eden her bir sinirin kökenini saptama talimatı verdi. Bir tebessümü resmetmek için hangi sinirlerin kafatasından, hangilerinin omurgadan çıktığını saptamak gerekli olmayabilirdi ama Leonardo, öğrenmeliydi.
Albert Einstein , izafiyet teorisini geliştirirken duvara tosladığı zamanlarda kozmosun harmonisiyle yeniden bütünleşmek için kemanını alıp Mozart çalardı.
Leonardo “kitabi bilginden yoksun” bir adam olduğunu, bu yüzden de klasiklerin hepsini okuyamadığını itiraf ediyordu ama bir ressam olarak daha muhteşem bir şey yapmıştı: doğayı okumuştu.
Bir portredeki gözlerin sizi odada takip ettiği izlenimini yaratan ilk kişi Leonardo olmasa da bu etki onunla öylesine yakinda ilişkilendirilmiştir ki "Mona Lisa etkisi" adıyla anılır olmuştur ...
Leonardo Lisa'nın tebessumunu mükemmellestirmeye çalıştığı sıralarda gecelerini Santa Maria Nuova hastanesinin altındaki morgun