Taşrada babasıyla sade yaşam süren Emma, doktor Charles Bovary ile evlenir fakat duygularını aşk zannederek aldanır, aradığı tutku ve gücü bulamaz. Aşkı, tutkuyu ve gücü hep erkekten beklemektedir. Öyle ki kızı doğduğunda erkek olmadığı için son güç umudunu da yitirmiştir. Aşk, mevki ve lüks tutkunu Emma, bunları başka erkeklerde arayarak gururunu ayaklar altına alır ve artık kaçınılmaz bir çöküş dönemine girer. Bir kadının iç dünyasını ve ruhi bunalımlarını toplumun ikiyüzlü ahlaki yargı anlayışıyla birleştirerek anlatan bu eseri sıkılmadan severek okudum, tavsiye ederim.