Onun talihi unutulmak, farkedilmemekti.
Sanki masallardaki o sihirli külah cinsinden, görünmemenin sırrına sahipti.
Onu herkes fırsat düştükçe günde birkaç defa unuturdu.
Yalnız etrafıma çok insan yığıldı.
Hepsi birden konuşuyorlar...
Benim sözümü kendiniz tamamlamaya kalkmayın. Ben onların sesini orkestralamaya mecburum. Bu iş bitene kadar sabredeceksiniz. Dışardaki dostlarınızdan biraz uzakta kalacaksınız. Bu işte benden daha sabırsız olmağa hakkınız yok.
Hoşça kalın! Daima dostuz, buna inanın.
Siz kâinatın etrafınızda dönmesini istiyorsunuz.
Düşünmüyorsunuz ki hayat sizi mahrekinin dışına atmış.
Hayat kimsenin etrafında dönmez, herkesle beraber yürür.
Dışarıya, sokağa çıkan adam yalnız kalmaz.
Siz de benim için yalnız kalmadınız.
Hatta bu hayal insandan öteye gitti. Ev sembolünün yerine değer hükümlerinin dünyası geçti.
Anlattığınız şeylerle pek iyi birleşen bu sembol, bana cemiyetimizin yüz yıldan beri geçirdiği değişiklikleri hatırlattı.
Ne yalan söyleyeyim, birçok huzursuzluklarına rağmen ben yaşadığım devirden memnunum. Hiçbir mazi hasretim de yok. Öyle olduğu halde beni alıp götürdünüz.