Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Makine, İş, Kapitalizm ve İnsan

Ahmet Alpay Dikmen

Makine, İş, Kapitalizm ve İnsan Sözleri ve Alıntıları

Makine, İş, Kapitalizm ve İnsan sözleri ve alıntılarını, Makine, İş, Kapitalizm ve İnsan kitap alıntılarını, Makine, İş, Kapitalizm ve İnsan en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mutluluğun ve Dinginliğin Yitimi
Sürekli arayış içerisinde, sürekli daha çok şey ve daha yeni şeyleri özleyen insan, aynı zamanda da dinginliği özler ama dingin olmayı çoktan unutmuştur. Dinginliğini yitirmek, bir tür akıl yitimidir. Aklı boş bırakmaya gelmez. Başka Akıllarca doldurulur. Boş kalan akıllara Akıl formatları atılır.
Sayfa 80 - PratikaKitabı okudu
modernizm
Modern iktidar soyut kurallar dizgesi olarak karşımıza çıkar. Bu anlamda insani değildir. Normlara bağlıdır. Bu aynı zamanda 'insan-özne'nin de yitimidir. Normlar insanlar tarafından yapılır ama bu normları yapan insanları da bağlayacak şekilde herkesin üzerinde bir otorite olarak ortaya çıkar. Modern iktidarın özü, insanın kendisini özne konumuna yükseltirken nesneleştirmesi serüvenidir.
Reklam
Yeni uluslararası sömürü böylesi bir bağımlılık ilişkisi üzerinden ve malların eşitsiz mübadelesi sayesinde kurumsallaşınca, kalkınma yolundaki azgelişmiş ülkelere (ya da 'çevre ülkelerine') çok fazla seçenek kalmamaktadır.
YÖNETİM
"Hafıza kaybı toplumun akıl bütünlüğünü kopartır. Yerine geçmişi unutup, köklerini yitirip, anlam dünyasını sürekli ve sürekli 'yeni' olanda arayan bir insan sürüsü bırakır. 'Yeni' hiç bu kadar tehlikeli olmamıştır!"
Sayfa 19 - PratikaKitabı okudu
Mutluluğun ve Dinginliğin Yitimi
Özgürlük, yıkıcı bir varoluşun kapılarını aralayan modern bir duruşun/pozun görüntüsüdür. Modern insanın tanrıyı öldürmesi şarttır ama ortaya çıkan boşluğu ne ile dolduracağını bilemez. Tanrıyı öldürmenin yolu onu yok etmekten değil şeytanı serbest bırakmaktan geçer. Serbest kalan şeytanla birlikte dinginliği ve dinginlikle gelen güzelliği de yitirir. İşin ritmi hayatın ritmine dönüşür.
Sayfa 80 - PratikaKitabı okudu
Gerçeklikleri tek tek kendi öznelliklerinde görmek, sınıflandırmamak, bu gerçekliğin başkalarıyla benzerliğinden çok farklılığını anlamaya çalışmak postmodem bakış açısının belki de en önemli özelliğidir.
Reklam
Zaten azgelişmiş ülkelerde yaşanan enflasyon oranı da çok yüksek düzeylerde seyretmektedir. Ücret artışları yıllık bazda yüksek enflasyon oranından daha düşük tutulursa ücretlerde çok kısa bir süre içerisinde reel bir düşüş sağlanacaktır; buna bağlı olarak yurtiçi talep düşecek ve sonuçta da ihraç edilebilir bir üretim artığı ortaya çıkabilecektir. Üstelik bu yolla zaman içerisinde işgü­cü ücretlerinin uluslararası piyasada diğer ülkelere kıyasla ucuzlamasının olanağı da sağlanacaktır ki herhangi bir ülkenin küresel üretim sürecinde göreli üstünlüğünden de ancak bu şekilde bahsedilebilir. Ucuz işgücü daha fazla yurtdışı talep ve daha fazla ihracat olanağı demektir. Ülkenin mevcut ihracat kalemindeki büyüme de kalkınma ve gelişme için gerekli kaynağın elde edilmesinin olanaklarını yaratacaktır. Bu mantık sayesinde ÇÜŞ'ler azgelişmiş ülkeler için birer 'beyaz atlı prens'e dönüşmekte, yabancı yatırımlar kutsanmaktadır. Yabancı yatırım ülkeye teknoloji, know-how ve üretim imkanı getiren en önemli kaynak haline gelmektedir. Yabancı yatırım çekmek için yatırım ortamları yabancı sermayeyi çekecek şekilde yeniden düzenlenmiş, yabancı yatırımcılara vergi muafiyetleri, yatırım öncesi bürokratik süreçlerde kolaylıklar sağlanmıştır.
Yani montaj hattı siparişe dayalı bir üretim sisteminden vazgeçip, bunun yerine, müşterisinin olup olmadığına bakılmaksızın üretim hacminin artırılması ve daha sonra bu ürünler için müşteri bulunması/yaratılması sürecidir. Dolayısıyla bu sistemde üretim artışına paralel bir artış ivmesiyle tüketimi de artırmak zorundasınız demektir.
Paranın ortaya çıkması insanlık tarihinde önemli bir aşamadır. Mallar kullanım değerlerinden soyutlanmış ve pazar ekonomisinin rutini içerisinde değişim değerine endekslenmiştir.
Bireyin görevi, işi anlamsızlaştıracak oranda küçük parçalara bölünmüştür ve bu işten bir 'ba­şarı' tatmini elde etmeye olanak yoktur. İşbölümünün organizasyonunda do­ğal iş parçalarından ziyade en düşük vasıf düzeyi esastır: bu sayede işçinin işi öğrenmek için harcayacağı süre minimuma indirilmiş olur. İşler o kadar küçük parçalara bölünmüştür ki vasıfsız işçiler çok kısa bir eğitimin ardından bu işleri çok hızlı bir biçimde yapabilirler. Dolayısıyla üretkenlik artışının kaynağı da zanaatkar tipi bir beceri geliştirme sürecinin sonucu olarak ortaya çıkmaz; çalışan açısından üretkenlik artışının sebebi aşın işbölümü, uzmanlaşma ve vasıfsızlaşmaya dayanan süreç yönetimidir.
Reklam
“ Bu gün yardım ettiğimiz insanlar-ülkeler yarın bizim müşterimiz olacaktır” (Amerikalı senatör Mc Govern'ın 1964 yılında yaptığı konuşmadan.)
Sayfa 161 - Pratika KitapKitabı okudu
Örneğin, ihracat ve milli gelir değişkenleri üzerinden düşünecek olursak, ihracat bir birim artırıldığında diyelim ki milli gelir 3 birim artıyor olsun. İhracat 10 birim arttığında da milli gelir 30 birim artsın. Bu böyle düzenli olarak bir yere kadar gitmekte, ancak örneğin bir noktada, mesela ihracat 1000 birim arttığında, birden bire milli gelirin inanılmaz bir hızla, diyelim ki 100 000 000 birim arttığı gözlenmektedir. İşte burada ihracat ve milli gelir ilişkisini bir noktada sıçratan açıklayamadığımız, hesaba katmadığımız, denklemde hiç yer almayan bir değişken söz konusu olmakta; açıklanması imkan dahilinde olmayan değişik sonuçlar üreten bir boyuta ulaşılmaktadır. Bu bir tür kaos durumudur. Yani bizim milli gelir denklemimizi bir sistem olarak düşünecek olursak, milli gelir denklemimiz, ihracatın milli gelir üzerindeki etkisini belli bir noktaya kadar açıklamakta ancak belli bir noktadan sonra bu ilişkiyi açıklayamamaktadır. Böylesi bir durumun ortaya çıkması da bizim denkleme katamadığımız, göremediğimiz yada göz ardı ettiğimiz birtakım ' gürültü değişkenlerinden' kaynaklanmaktadır. Açıkladı­ğımızı sandığımız ilişkilere bizim görmediğimiz birçok başka değişken etki etmektedir. Kaos fiziğinde buna 'kelebek etkisi' denilmektedir. Kaos fiziği ile içerisinde bulunduğumuz dünyanın lineer algısı tümüyle değişmiştir. Sistem kuramlarına da en güçlü eleştiri buradan kaynaklanmaktadır. Yani istediğimiz kadar en güçlü ve açıklayıcı sistemi kurduğumuzu iddia edelim; hesaba katmadığımız ve bir noktada her şeyi değiştirme gücüne sahip bir de­ğişken, bizim bilgimiz hilafına incelediğimiz sistemde etkili oluyor olabilir.
Yani birey bir karar verirken kafasında bir model kurar. Bu model salt verilerden oluşmamaktadır. Veriler ve değerler bir arada bulunur.
Hatta kolaylıkla, modern iktidarların otorite temelleri Weber tarafından ortaya konulmuş, modern piyasa algısının işleyiş kuralları da Avusturya iktisat okulu tarafından ortaya konmuştur denilebilir... Yani Weber bürokrasi üzerinden 'eşitleyerek özgürleştiren' bir soyut modeli öngörürken; Menger, piyasa sayesinde tüketicilerin özgür kararları üzerinnen dolaylı ve kademeli bir eşitliğe ulaşacakları (özgürlük yoluyla eşitleyen) bir model öngörmektedir.
Dikkat edilecek olursa Adam Smith'te işbölümü tümüyle çalışanların kendi gelişimlerini sağlamaya yönelik olarak örgütlenmiş bir tür iş rahatlatma operasyonudur. Montaj hattında bu farklıdır. Montaj hattında kişisel yönetimin yerine süreç yönetimi geçmektedir.
53 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.